- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
07 Kasım 2025- İstanbul19°C▼
- Ankara19°C
- İzmir19°C
- Konya18°C
- Sakarya17°C
- Şanlıurfa26°C
- Trabzon17°C
- Gaziantep21°C
M.ŞEVKET EYGİ'DEN: SİVAS HADİSESİNİN İÇYÜZÜ
Cumhurbaşkanımız emir vermiş, Sivas hadisesi yeniden müfettişler tarafından bütünüyle incelenecekmiş. Türkiye hassas dengeler ülkesidir. Irk bakımından iki ana unsur vardır, Türkler ve Kürtler...

Sivas hadisesi olup bittikten sonra da kamuoyunu yanıltmak için yoğun bir dezenformasyon kampanyası başlatmışlardır.
1980 askerî darbesinden sonra Kürt vatandaşlarımıza akıl almaz baskılar, işkenceler, hakaretler ederek onların bir kısmının dağa çıkmasına sebep olanlar da hep bu derin güçlerdir.
PKK dıştan bir Kürt hareketi gibi görünüyor ama içten bir Kripto hareketidir.
Bu dediğimi anlamadan, olup bitenlerin içyüzünü öğrenmeden PKK terörünü bitirmenin imkânı yoktur.
PKK terörünü Kürtler değil, derin Kripto güçler başlatmıştır.
PKK'nın başındaki adam Kürtçe bile bilmez...
Ölü olarak ele geçirilen Kürtlerin bir kısmı Sünnetsizdir.
1984'ten bugüne PKK terörünün tozu dumanı içinde yüz milyarlarca dolarlık uyuşturucu işi yapılmıştır.
Yine yüz milyarlarca dolarlık silah kaçakçılığı...
Uyuşturucuların bir kısmının helikopterlerle taşındığına dair TBMM raporlarında bilgi vardır.
Bir ara PKK'ya, Türk ordusuna silah ve cephane üreten fabrikanın silah ve mermileri verilmiştir.
Derin güçler PKK terörünün, uyuşturucu ve silah kaçakçılığının bitmemesi için tedbir almışlardır.
Onlar, emellerinin gerçekleşmesi için Türkiye'de iç savaş olmasını istiyorlar.
Ülke parçalanır mı, gevşek bir federasyon mu olur, ne olacaksa olsun ve şimdiden kasıtlı olarak boşaltılan bölgelere başka nüfuslar ithal edilsin.
İşte Sivas hadiseleri de bu planın bir parçasıdır.
Azgın Sünniler pırıl pırıl aydın Alevilere saldırmışlar ve Madımak otelinde bunları vahşice katl etmişler... Bu izah tarzına inanmak için ahmak ve ebleh olmak gerekir.
Sivas hadiseleri şeytanî provokasyonların neticesidir.
Şeytanlar Salman Rüşdi mel'ununun iğrenç ve rezil kitabını bile kullanmışlardır.
Önceki yıllar bir köyde yapılan Pir Sultan festivalini Sivas'ın içine kasıtlı olarak taşımışlardır.
Derin devlet Sivas faciası hazırlıklarına seyirci kalmış, bunları önlemeye çalışmamıştır.
Cumhurbaşkanlığına bağlı teftiş heyetinin hazırlayacağı doğru ve âdil Sivas raporu, önemli bilgi ve belgelerin ışığında gerçeğe projektör tutacaktır.
Halk yığınları böyle raporları alıp okuyamaz ve anlayamaz. Rapor özetlenmeli, resimlendirilmeli, başlıklar konulmalı ve milyonlarca adet basılarak halka dağıtılmalıdır. Sünniler de Aleviler de işin içyüzünü, komployu öğrensinler.
* (İkinci yazı)
Genelev Parasıyla Cami Yaptırılır mı?
Diyanet İşleri Başkanlığı'nda 1950'li yılların sonunda ve 1960'da iki yıl mütercim olarak memurluk yapmıştım. Diyanet'in medrese mezunu icazetli ve ehliyetli hocalardan oluşan sağlam bir istişare kurulu vardı, fetva verirdi. Bu fetvalardan biri, genelev işleterek kazanılan haram para ile cami yaptırılıp yaptırılamayacağı meselesi idi. Fetva kurulu bu konuda kesinlikle yaptırılamaz fetvasını vermişti.
Zamanımızda, ilahiyatçı kılıklı birtakım muhtiler Kur'an'a, Sünnet'e, Şeriat'a, fıkha, icmâya aykırı bozuk fetvalar veriyorlar. Birkaç örnek verelim:
u Bozuk düzenlerde haram yenebilir.
u Kurban kesmek yerine kurban parası sadaka olarak verilebilir.
u Tüzelkişiler (dernekler, vakıflar vs) zekat alabilir, toplayabilir.
u Mukim Müslüman beş vakit namazı devamlı olarak üç vakitte kılabilir.
u Baş açık namaz kılmanın sakıncası yoktur.
u Enflasyon nispetinde faiz veya riba caizdir.
u Zaruret olmaksızın faizli kredi ile mesken almak caizdir...
Hükümleri Kur'an'dan ve Sünnet'ten çıkartılmış olan mukaddes Şeriat'a göre zekât parası ve malıyla cami yaptırmak bile caiz değildir.
Camiler ne genelev ticareti parasıyla, ne zekât parasıyla yapılabilir.
Cami kutsal ve pak bir binadır. Pak, helal, tayyib para ve mal ile yapılmalıdır.
İşin bir de niyet yönü vardır. Cami temiz bir niyetle yapılmalı, yaptırılmalıdır.
Cami Allah'ın rızasını kazanmak için yapılmalıdır.
Cami inşaatları nefsaniyete, riyaset ihtiraslarına, politikaya alet edilmemelidir.
Maddî imkânı olan kişi, "Bir cami yaptırayım da insanlar içinde Hak Teala'ya ibadet etsinler, hem sağlığımda hem ölümümden sonra hayır dua alayım..." hâlis niyetiyle cami yaptırırsa onun niyeti hâlistir.
Allah'ın rızasına yönelik olmayıp da halkın teveccühünü kazanmak için yaptırılırsa niyet bozuktur.
Bundan elli sene önce İstanbul'da küçücük bir dükkanda piyango bileti satan bir kadın vardı. Sattığı biletlere büyük ikramiyeler çıkmış, çok biletler satmış, büyük zengin olmuştu.
Hayatının sonuna doğru bu kadın servetinin bir kısmı ile kubbeli, oldukça büyük bir cami yaptırtmıştı. Cami yaptırmak iyi bir şeydi ama para haram yolla kazanılmıştı.
1960'lı yıllarda (çok iyi hatırlıyorum) piyango kumarı ile yapılmış o camiye Atatürkçü bir imam tayin edilmişti ve cemaatle arasında sık sık hır gür çıkıyordu.
Haram paralar uğurlu gelmemişti.
Devlet bugün resmen piyangoculuk, lotaryacılık, lotoculuk, totoculuk yapmakta ve bunlardan kazandığı haram parayı bütçesine katmaktadır.
İçinde TC vesikalı sermayeler çalışan resmî, yasal genelevlerdeki seks ve fuhuş ticaretinden KDV ve gelir vergisi alınmakta ve bu paralar da bütçeye katılmaktadır. Acaba bu gibi paralarla cami yaptırmak caiz midir?
02.12.2012 Milli Gazete
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.