05 Kasım 2025
  • İstanbul16°C
  • Ankara13°C
  • İzmir18°C
  • Konya13°C
  • Sakarya17°C
  • Şanlıurfa20°C
  • Trabzon15°C
  • Gaziantep17°C

M. SEYFETTİN EROL'DAN: BM'DE 'İSYAN'

Soğuk Savaş bitti, ama eski sistemin kurumları varlığını devam ettiriyor.

M. Seyfettin Erol'dan: BM'de 'İsyan'


Öncelikle Genel Sekreter Ban Ki-moon’un tepkisi ile meseleyi irdelemeye çalışalım. Ban Ki-moon, BM Güvenlik Konseyi’ne hitaben hazırladığı “İran İslam Cumhuriyeti’nde İnsan Hakları Alanındaki Mevcut Durum” başlıklı raporda bu ülkeye yönelik ABD yaptırımlarını şu ifadelerle eleştiriyor: “İran’a karşı yürürlükte olan uluslararası ve tek taraflı yaptırımların, ülkenin nükleer programı konusunda ‘çelişkili verilere’ dayanıyor, sonuçları ise İran halkına insani yardım yapılmasını zorlaştırıyor. Sonuçlar, bu ülkede toplumun her alanında hissediliyor.” 
Raporda ayrıca; “Söz konusu yaptırımlar, ‘BM projelerini gerçekleştirmek için gerekli malzeme sevkini, teknik yardım yapılmasını ve ülke için yeni donanım satın alınmasını “engelliyor. “Bankalar, yaptırımların dâhilinde olmayan insani yardım kuruluşları aracılığıyla bile transfer işlemlerine hoş bakmıyor” ve “Yaptırımlar, enflasyon hızını artırıyor...” deniliyor.

Peki, ABD bu yaptırımları BM’ye rağmen mi uygulamaya koymuştu da, şimdi Ban Ki-moon böyle bir itiraz da bulunuyor. Elbette hayır! Örneğin, 23 Aralık 2006’da İran’a doğrudan ya da dolaylı hassas nükleer malzeme ve balistik füze satışı ya da transferinin engellenmesini öngören yaptırım kararının 15 üyenin tamamının oylarını alarak oybirliğiyle alındığını görüyoruz. Benzer kararlar sonraki yıllarda da devam ediyor. Hepsinde de gerekçe üç aşağı beş yukarı aynı: Tahran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini durdurması ve müzakere masasına oturması için ikna edilmesi.

Peki, ne değişti?

Genel Sekreter, şimdi söz konusu yaptırım kararlarının “çelişkili verilere” dayandığını söylüyor. Peki, bu çelişkili veriler durumu karar gününde de geçerli değil miydi? Ya da diğer itiraz noktaları;  gerekçeleri ve sonuçları itibarıyla o gün için de söz konusu değil miydi?

Elbette söz konusuydu. Fakat ortada bir ABD-İran normalleşme süreci yoktu ve İran’ın direnci devam ediyordu. Oysa, şimdilerde çok daha farklı bir tablo ve ilişki durumu söz konusu. Dolayısıyla, değişen şartlara göre BM de bir kez daha üzerine düşen rolü oynuyor ve pozisyon belirliyor, sürece “katkı bağlamında” ABD’ye bir çağrıda bulunuyor. Buna ABD’nin olumlu bir tepki vermesi ise, oyunun kuralı gereği kaçınılmaz. Bunu hep birlikte göreceğiz.

Oysa, bu çağrı ya da “öz eleştiri”, BM’yi bir kez daha meşruluğu ve asli misyonu noktasında sorgulamaya itiyor, bu örgüte olan güveni kökten sarsıyor.
Suudi Arabistan’ın tepkisi aslında kime?

Nitekim, Suudi Arabistan’ın BMGK’nın geçici üyeliğini kabul etmemesinin altında da bu husus yatıyor. Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada BM’nin dünyadaki savaş ve ihtilafların çözümünde yetersiz kaldığı, özellikle Suriye ve Filistin konularında başarı elde edemediği belirtiliyor ve şu ifadeler kullanılıyor: “Güvenlik Konseyi’ndeki yöntem, çalışma mekanizmaları ve çifte standartlar, dünya barışına yönelik sorumluluklarını gereği gibi üstlenmesine engel olmaktadır.”
Aslında, Riyad’ın bu tavrının arka planında ABD’nin son dönem Suriye ve İran politikalarındaki kırılma ve bunun BM boyutu yatıyor. Dolayısıyla, BM üzerinden ABD’ye bir tepki söz konusu.

Oysa düne kadar deselerdi ki, Suudi Arabistan BM üzerinden ABD’ye “posta koyacak”, herkes “şaka mı yapıyorsun” der geçerdi. Ama Riyad bu “şaka”yı yaptı ve BM’nin varlığı ve misyonunu bir kez daha tartışmaya açtı. Nitekim yapılan açıklamada dünya barış ve güvenliğini sağlayacak şekilde yeni reformlar yapılıncaya kadar BM Güvenlik Konseyi üyeliğinin kabul edilmeyeceği belirtiliyor.
Şimdi soralım; bu tavır-çıkış sonrası sizce reformlar nerede yapılır? BM’de mi, Suudi Arabistan’da mı?
21.10.2013 Milli Gazete
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.