05 Kasım 2025
  • İstanbul16°C
  • Ankara5°C
  • İzmir15°C
  • Konya8°C
  • Sakarya11°C
  • Şanlıurfa16°C
  • Trabzon16°C
  • Gaziantep12°C

M. SEYFETTİN EROL'DAN: “CENEVRE-2” YA DA “BU NE PERHİZ BU NE LAHANA TURŞUSU!”..

Cenevre-2’ye neredeyse sayılı saatlerin kaldığı şu kritik süreçte, “belirsizlikler” gündemdeki yerini korumaya devam ediyor. Yapılan kafa karıştırıcı açıklamalar ve diplomatik ataklar da işin cabası.

M. Seyfettin Erol'dan: “Cenevre-2” ya da “Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!”..

***

Şu ana kadar ki gelişmeler Esad’lı bir çözüme yönelik sürece hizmet ediyor gibi görünse de, diğer taraftan son dönemde ağırlık kazanmaya başlayan Esad’sız çözüm cenahının yaptığı ataklar da dikkatlerden kaçmıyor. Bu da, eğer bir ön mutabakat sağlanamaz ise, üç aşağı beş yukarı Cenevre-2’nin bir diğerine gebe olması ile eş değer.

Nitekim, Esad’lı çözümden yana olan “Direnç Cephesi”, mevcut pozisyonunu korurken ve hatta Batı cenahından kendisine doğrudan ya da dolaylı katılımlar ile gücünü arttırırken, diğer taraf için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil. Özellikle de ABD’nin 2012’den bu yana süreçte takındığı “kaypak tutum”, bu cenahın işini epey zorlaştırmaya başlamış durumda.

***

Tabloyu biraz daha netleştirmek gerekirse... Esad’sız çözümü savunanların başında Türkiye ve Suudi Arabistan geliyor. Burada, Aralık’ta gerçekleştirilen 34. Körfez İşbirliği Konseyi Zirvesi sonuç bildirgesindeki “Suriye rejiminin yeni geçiş hükümetinde ve ülkenin geleceğinde herhangi bir rol oynamaması gerektiği” kararı oldukça önemli.

Bunun dışında tavrını somut bir şekilde ortaya koyan bir diğer ülke ise İngiltere. Nitekim, Dışişleri Bakanı Hague, SMDK’nın Cenevre-2’ye katılma kararını memnuniyetle karşıladığını belirttiği konuşmasında, “Varılacak herhangi bir ortak anlaşmada Esad’ın Suriye’nin geleceğinde rolü olmayacaktır” ifadelerini kullandı.

Fransa da bu konudaki duruşunu net ortaya koyanlardan. Aralık 2013’te Al Hayat gazetesine verdiği röportajda Cumhurbaşkanı Hollande, Esad’ın Suriye’de radikal güçlerle savaşmadığını, aksine ılımlı muhaliflerin üzerinde baskı oluşturmak için radikalleri suçlamayı tercih ettiğini söyleyerek; “Suriye’de Esed’li bir siyasi çözüm yok” demişti.

***

Dikkat çekici bir diğer adres ise,  Katolik aleminin ruhani lideri Papa Franciscus’dan gelmişti. Konferanstan umutlu olduğunu söyleyen Papa, Suriye’de çatışmayı bitirecek “yenilenmiş bir siyasi iradeye” duyulan ihtiyaca vurgu yapmaktaydı. Buna karşılık, İİT eski Genel Sekreteri İhsanoğlu’nun 26 Kasım’da “Cenevre-1”de varılan anlaşmadan hareketle “Esad’lı geçiş” önermesi de fazlasıyla dikkat çekiciydi.

Esad’lı çözüm noktasında asıl kritik ve şaşırtıcı son dakika hamlesi ise yine Batı’dan geldi ve adeta “bu ne perhiz ne lahana turşusu” dedirtti. Suriye Dışişleri Bakanı Yardımcısı Mikdad, 15 Ocak’ta BBC’ye verdiği mülakatta, “Batılı hükümetler sonunda Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın liderliğinden başka bir alternatif olmadığını anladılar” demekteydi.

***

Üç yıldır devam eden iç savaşta muhalif gruplara destek veren Batılı istihbarat kuruluşlarının, “radikal İslamcı grupların” yükselişi karşısında, “ortak mücadele” için Şam’da Suriyeli güvenlik yetkilileriyle görüştüğünü ifade eden Mikdad’ın bu sözleri, akıllara Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun “Ehven-i şer” açıklamasını getirdi. Tabi, bir de 11 Eylül sonrası sahnelenmeye başlayan “Yeni Büyük Oyun”da bu tür örgütlerin nasıl bir rol üstlendiklerini...

Nitekim, son gelişmelere bakıldığında, El Kaide-IŞİD’in şu dört amaca hizmet ettiği bir kez daha görülmekte: 1. Esad’lı çözüm sürecini kaçınılmaz bir hale getirmek ve Esad’a tekrar bir meşruiyet kazandırmak; 2. Türkiye’nin direncini kırmak; 3. Esad karşıtı oluşturulan cepheyi zafiyete uğratmak; 4. Esad ve El Kaide güçleri dışındaki diğer güçlerin bölgeden tasfiyesini gerçekleştirmek, bir anlamda “mıntıka temizliği” yapmak.

***

Evet, oyun büyük ve daha da önemlisi burada Türkiye’ye kurulan ve onu oyun dışında bırakmaya yönelik “oyun içindeki oyun”. “Yeni Suriye” üzerinden “Yeni Ortadoğu” ve “Yeni Dünya”nın inşa edildiği bir süreçte, “Yeni Türkiye”nin niçin kendi içinde farklı bir oyun ile meşgul edildiği bir kez daha görülüyor.

Yazık!

20.01.2013 Milli Gazete

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.