05 Kasım 2025
  • İstanbul15°C
  • Ankara9°C
  • İzmir17°C
  • Konya12°C
  • Sakarya17°C
  • Şanlıurfa18°C
  • Trabzon15°C
  • Gaziantep12°C

M. SEYFETTİN EROL'DAN: “KİMYASAL FORMÜLÜ”NÜN “BÖLEN-ÇARPAN ETKİLERİ”...

Suriye’ye yönelik askeri müdahale olasılığının tartışıldığı bir anda gündeme gelen ve Rusya-İran-Suriye üçlüsü tarafından destek gören “kimyasal formülü”, ABD-Batı cenahından gelen farklı açıklamalar ve tepkilerle birlikte yerini yeni bir tartışmaya, beli

M. Seyfettin Erol'dan: “Kimyasal Formülü”nün “Bölen-Çarpan Etkileri”...

Bu bölünmüşlük bir taraftan AB içindeki farklı ulus-devlet çıkar çatışmalarını (özellikle de Almanya-Fransa ayrımı bağlamında) ve AB’nin gerçek anlamda durumunu ortaya koyarken; diğer taraftan, AB-ABD arasındaki ayrışmayı, yol ayrımını göstermesi açısından da önemli.

Burada Türkiye boyutunu da göz ardı etmemek gerekiyor. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun konuyla ilgili son açıklamaları hükümetin Suriye konusundaki mevcut pozisyonunu ve kararlılığını koruduğunu gösteriyor.

Krizin çarpan etkisi...

Kerry’nin gündeme getirdiği bu önerinin “Direnç Cephesi” olarak da adlandırılan ülkeler grubu tarafından hemen desteklenmesi ve diplomatik anlamda inisiyatifi ele alma çabaları, krizde yeni bir sürece işaret ediyor. Nitekim şu an süreçte kontrol daha çok onların elinde gibi ve krizi adeta onlar yönetiyor.

Dolayısıyla, Kerry’nin önerisi üzerinden “Direnç Cephesi” ABD’yi kendi kalesine gol atmaya zorluyor. Nitekim, ABD de kimyasal silah kırmızı çizgisi sonrası bir kez daha kendini bağlayan ve iç politikada zora sokan bir adım atmış görünüyor. Zira, Kerry’nin bu “teorik önerisi” sonrası verilen tepkiler oldukça dikkat çekici.

Burada, “Direnç Cephesi”nin çektiği kırmızı çizgiler ve caydırıcılık gücünün de “Batı Cephesi”ni farklı arayışlara ya da tereddütlere ittiğinin altını çizmemiz gerekiyor. Bu hususta İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin iki gün önce verdiği şu mesaj önemli: “Amerika’nın en yakın müttefiki olan İngiltere parlamentosu da savaşa hayır oyu verdi. Tabii İngiliz Parlamentosu, Suriye Hükümeti ve halkına ilgi duyduğu için değil, daha önceki savaşta başlarına ne geldiğini ve bunun etkilerini bildikleri için böyle bir karar almıştır. ...Ancak Suriye halkına bir savaş dayatılırsa bundan en çok zarar görecek olan savaş yanlıları, savaşı dayatanlar ve onların bölgedeki dostları olacaktır.”

Ruhani bir yönüyle aba altından sopa gösteriyor. Özellikle son cümlesi, Türkiye’ye de verilen dolaylı mesaj yönüyle oldukça dikkat çekici.

ABD top çeviriyor...

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Marie Harf’in Rusya’nın teklifini Esad’ın uygulayacağıyla ilgili “ciddi ve derin şüphelerinin” bulunduğunu açıklaması Kerry üzerinde adeta bir “çark” etkisi yapmış görünüyor.

Nitekim, Temsilciler Meclisi Silahlı Kuvvetler Komitesi’nde yaptığı konuşmada Kerry şu hususları sıralayıverdi: 1. Esad rejimi bir seçim yaptı ve biz bir cevap vermeliyiz; 2. İran, Suriye konusunda bizi izliyor. Eğer tepki vermezsek, ABD’nin kararsız olduğunu düşünecekler; 3. Obama’nın önceliği her zaman diplomasiydi. Halen öyle; 4. Suriye’deki çatışma İsrail, Ürdün ve Lübnan’ı tehdit ediyor.

Obama’nın üst üste yaptığı açıklamalar ise kendisini daha çok “ihtiyatlılık” şeklinde gösteriyor. Üzerindeki baskıyı ve içinde bulunduğu çıkmazı zamana yayarak aşmaya çalışıyor. O yüzden de Rusya’nın üzerinde yoğunlaştığı öneri, aslında Obama’ya bu fırsatı fazlasıyla sağlıyor. Fakat işi hiç de kolay değil, çünkü içerideki lobi savaş baltalarını çoktan çıkarmış durumda...

 

12.09.2013 Milli Gazete

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.