04 Kasım 2025
  • İstanbul15°C
  • Ankara11°C
  • İzmir18°C
  • Konya11°C
  • Sakarya13°C
  • Şanlıurfa17°C
  • Trabzon16°C
  • Gaziantep12°C

M. SEYFETTİN EROL'DAN: KIRIMDA GÜRCİSTAN MODELİ Mİ?

Ve krizde beklenen “gözdağı”... Rusya, Ukrayna-Kırım merkezli krizde ABD arasında yaşanan restleşmenin ardından test amaçlı kıtalararası bir balistik füze fırlatıldığını tüm dünyaya duyurdu.

M. Seyfettin Erol'dan: Kırımda Gürcistan modeli mi?

seyfettinerol22

Ve krizde beklenen “gözdağı”... Rusya, Ukrayna-Kırım merkezli krizde ABD arasında yaşanan restleşmenin ardından test amaçlı kıtalararası bir balistik füze fırlatıldığını tüm dünyaya duyurdu. “Topol” kıtalararası balistik füzesinin güney şehirlerinden Astrahan’daki “Kapustin yar” poligonundan ateşlendiği ve Kazakistan’ın “Sarı-Şagan” poligonundaki hedefi tam isabetle vurduğu ifade edildi.

Rusya’nın gözdağı elbette bununla sınırlı değildi. Devlet Başkanı Putin’in “Başkomutan” sıfatıyla yönettiği askeri tatbikat da dikkatlerden kaçmadı. Rus ordusunun savaş hazırlığının test edildiği tatbikata 150 bin asker, 90 savaş uçağı, 120’nin üzerinde helikopter, 880 tank ve bin 200 askeri araç katıldı.

Ruslar, her iki gelişme için tüm dünyaya; “heyecan yapmayın, bunlar daha önceden planlanmıştı” dedi. Açıkçası, çok da haksız değillerdi...

Nitekim Rusya Savunma Bakanlığı’nca 2013’te yapılan açıklamada 2014 yılı boyunca Kapustin Yar poligonunda 70 çeşit füzenin deneneceği ilan edilmişti.

Fakat bu “sakinleştirici” açıklamalara rağmen ortaya konulan tepkiler, söz konusu mesajın adrese “fazlasıyla” ulaştığını gösteriyor.

Rusya’nın kriz cevabı: “Meydan”a “Meydan Okuma”

Rusya, Ukrayna-Kırım krizinde çok açık bir şekilde kararlılığını ortaya koydu ve karşılıklı restleşmede nükleer kart da dahil olmak üzere; “oyunu açıyorum, buyurun!” dedi. Şimdi gözler Batılı başkentlerde...

Açıkçası, Rusya Ukrayna’daki krizi kendi yönetimiyle sona erdirmek istiyor. Yanukoviç açıklaması bu açıdan oldukça önemli. Bunu yaparken de, mevcut tavrıyla Batı’yı tek bir seçeneğe doğru sürüklüyor. Riskli de olsa onun anladığı dilden konuşuyor.

Diğer taraftan Rusya, Batı’nın bu haliyle kendisine karşı çok fazla bir şey yapamayacağının da farkında. Dolayısıyla, körü körüne bir risk alma söz konusu değil.

Gerçekten de, Batı’nın kendi içerisinde yekpare olmadığı görülüyor. Özellikle de, ABD-AB arasındaki ayrışma, Almanya’nın her geçen gün güç kazanmasına bağlı olarak daha da derinleşiyor ve aslında bu son iki gerilimin (bir diğeri bölgedeki Bosna krizidir) müsebbibi olarak da Almanya gösteriliyor.

ABD tepkisi “göstermelik” mi?

Dolayısıyla, bu son kriz bir yönüyle ABD’yi mutlu da ediyor diyebiliriz. Nitekim Washington cenahında Almanya-Rusya arasındaki “enerji bazlı” ittifak sürecinin darbe alacağı beklentisi yüksek. Eğer, ABD bu krizi başarılı bir şekilde yönetebilirse, Almanya ve Çin karşısında Rusya’yı da kazanabilir. Ortadoğu’da yaşanan kriz deneyimi, bu imkânı/olasılığı her iki tarafa fazlasıyla sunuyor.

Zaten, Rusya’yı cesaretlendiren en önemli nedenlerden birisi de, ABD’nin ona açmış olduğu manevra alanı. Suriye krizinde, 2012’nin ikinci yarısı itibarıyla bir kez daha “First Russia” (Önce Rusya) diyen ve Türkiye’yi yarı yolda bırakan Washington, muhtemelen Rusya ile bu krizin daha fazla derinleşmesini istemeyecektir.

ABD ile geliştirdiği yeni ilişkinin mantığını “güç” üzerine inşa eden Rusya’nın bu noktada “gövde gösterisi” yapması da gayet normal. Nitekim, daha geçtiğimiz aylarda Putin güçlü bir ordunun günümüz uluslararası ilişkilerdeki belirleyici rolüne dikkatleri çekmiş ve klasik anlamda realizmin bir kez daha uluslararası sisteme hâkim olduğunun altını çizmişti.

Bu krizde de yaptığı şey farklı değil. Nükleer füzelerin başlıklarını Avrupa’ya ve ABD’ye doğru çeviren Rusya; “Beyler buyurun, mesele neydi?” diyor.

Saakaşvili de Batı’ya kanmıştı!

Dolayısıyla, süreçte öncelikle Ukrayna tarafının fazlasıyla dikkatli olması gereken bir dönem söz konusu. Kiev’deki Özgürlük Meydanı’nda kaybeden Rusya, Ukrayna’daki yeni siyasi iradeye çok net bir mesaj veriyor ve “Saakaşvili’nin hatasına düşmeyin” diyor.

Oysa Ukrayna bu kararı alırken çok büyük ölçüde Batı’ya güveniyor. Örneğin, Obama’nın çektiği kırmızı çizgiler, bir güvence gibi algılanıyor ve bundan dolayı da Rusya’ya “kafa tutuyor” gibi...

Fakat yukarıda da ifade ettiğim üzere, bu hataya Gürcistan da düşmüş ve tarihe 08.08.08 olarak da geçen savaşın sonunda Abhazya ve Güney Osetya’yı kaybetmişti. Çok güvendiği ABD ise ona ancak “çocuk bezi” gönderebilmişti. O da, savaş sonrası...

Kuşkusuz, Batı’nın bu tavrı Rusya’yı Ukrayna-Kırım noktasında cesaretlendiren çok önemli hususlardan biri. Diğeri ise, Rus tanklarına adeta Tiflis’in yolunu açan bir hata idi. Batı, 2-4 Nisan 2008 tarihleri arasında gerçekleşen Bükreş Zirvesi’nde Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO’ya üyelikleri konusuna ayak diremek suretiyle,  Rusya’ya adeta “buyur” demişti.

Türkiye’ye gelince...

Açıkçası bu biraz “uzun hikaye”. Eğer gündemde olağanüstü bir gelişme yaşanmaz ise, bu konuyu “zorlu seçenekler” bağlamında bir sonraki yazımızda ele alabiliriz...

06.03.2014 Milli Gazete

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.