06 Kasım 2025
  • İstanbul17°C
  • Ankara8°C
  • İzmir17°C
  • Konya13°C
  • Sakarya16°C
  • Şanlıurfa19°C
  • Trabzon18°C
  • Gaziantep18°C

M. SEYFETTİN EROL'DAN: MISIR: “İSLAM DÜNYASINDAKİ BÖLÜNMÜŞLÜĞÜN YENİ ADRESİ” Mİ?

Mısır’da gerçekleştirilen askeri darbeye verilen tepkiler, yeni bir tartışma ortamına da yol açmış durumda.

M. Seyfettin Erol'dan: Mısır: “İslam dünyasındaki bölünmüşlüğün yeni adresi” mi?

Dikkati çeken bir diğer mevzu ise, Suriye noktasında ayrışan, bir güç mücadelesine giren Müslüman ülkelerin Mısır’da aynı safta yer alabilmeleridir. Burada özellikle Suudi Arabistan’ın tutumu oldukça dikkat çekici olmuştur. Suudi Arabistan’ın tutumu bölgede, başta Suriye olmak üzere, Müslüman Kardeşler karşısında Selefi grupların ağırlığını arttırma ve bu bağlamda Mısır iç siyasetindeki yerlerini güçlendirme girişimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim Mısır’daki Selefi Nur Partisi’nin darbe yanlısı duruşu bunun en temel göstergelerinden biri olarak kabul edilmektedir.

Dolayısıyla, İslam dünyası bu krizde de bir kaç parçaya bölünmüştür. Bu bölünmede esas olan kriterler ise karşımıza şu şekilde çıkmaktadır: 1. Suriye krizi; 2. Ekoller-Mezhepler arası mücadele; 3. Sürecin bazı rejimleri tehdit etmeye başlaması; 4. Batı’nın, özellikle de ABD’nin tutumu ve duruşu; 5. Yeni Türkiye süreci ve bölgede Müslüman Kardeşler ile birlikte yürütülen projeye duyulan tepki.

Nitekim Mısır’daki dinamikler de bu parametreler çerçevesinde farklı bir çıkar ve güç grubunu yansıtmaktadır. Taraflara yüklenilen farklı anlamlar, sıfatlar da bundan kaynaklanmaktadır. Bir diğer ifadeyle, ülkelerin söz konusu darbeden beklentileri ya da darbenin bu ülkeler açısından oynadığı veya oynayacağı “kolaylaştırıcı rol”, verdikleri tepkilerde de kendisini göstermektedir.

Bu bağlamda, düne kadar “ittifak” görüntüsü çizen işbirliklerinin yerini çok daha farklı bir görüntüye bırakması bu açıdan bir sürpriz olarak algılanmamalıdır. “Mış-miş” gibi görünen işbirlikleri, gerçek mecrasını bulmaktadır. Dolayısıyla Mısır, maskelerin bir bir düştüğü bu geçiş sürecinde önemli bir turnusol görevi yapmaktadır.

Burada dikkati çeken bir diğer husus ise, Mısır’daki darbeye tepkiler bağlamında bu ülkelerde yekpare bir duruşun olmamasıdır. Bir diğer ifadeyle, söz konusu gelişme bu ülkelerdeki iç siyasi ayrışmaları, farklılıkları, duruşları ve demokrasi bağlamındaki samimiyetleri ortaya koyması açısından da oldukça dikkat çekici olmuştur. Bu da, bu ülkelerin korktukları dip dalga hareketlerine ne kadar açık ve yakın olduklarını bir kez daha göstermektedir.

Dolayısıyla süreç yeni bir demokrasi tanımı kadar, İslam coğrafyası ağırlıklı yeni siyasi oluşumlara, ittifaklara, haritalara ve güç mücadelesine gebe görünmektedir. Bu sınavın sonucunda bazı ülkeler projeleriyle birlikte ya batacak ya da kazanacaktır. Kimlerine göre bu “Ilımlı İslam Projesi” iken, kimilerine göre de “Büyük Arabistan”, “Yeni Osmanlı” ve “BOP”tur. Bundan ötürü, Mısır’da yaşanan aslında bir “Büyük Projeler” (Grand Projects) mücadelesidir.

Kuşkusuz, burada en büyük darbeyi şimdilik Türkiye yemiş gibi görünmektedir. Mısır üzerinden, yeni Türkiye’ye iç ve dış politika bağlamında çok önemli mesajlar verilmektedir. Türkiye’nin bölgedeki ve hatta uluslararası arenadaki yalnızlığı ile ortaya konulan tepki, bu tespiti bir kez daha geçerli kılmaktadır.

Bu yalnızlık, Mısır sacayağının sakata getirilmesiyle birlikte daha da derinleşeceğe benzemektedir. O yüzden Mısır’daki güç mücadelesinin seyri, Türkiye’nin bölge politikalarının geleceği kadar, iç siyasetinin seyri açısından da büyük bir önem arz etmektedir.

Bu da, Türkiye merkezli operasyonun hız kazanması demektir ki, Ankara bu mesajın alındığına yönelik önemli sinyaller vermekte gecikmemiştir. Krize en başından itibaren gösterilen tepki de bunun bir göstergesidir. Şimdi gözler yeni Türkiye sürecinin atacağı adımlarda...

08.07.2013 Milli Gazete

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.