02 Kasım 2025
  • İstanbul11°C
  • Ankara2°C
  • İzmir12°C
  • Konya6°C
  • Sakarya9°C
  • Şanlıurfa15°C
  • Trabzon15°C
  • Gaziantep10°C

M. SEYFETTİN EROL'DAN: “ORANTISIZ GÜÇ” MÜ?

Evet, İsrail’in korkunç silahlarına karşın Filistin’in elindekilerin ciddi bir caydırıcılığı yok. Bunu da zaten hep birlikte görüyoruz. En azından kayıplardaki oran bile bize bunu çok net bir şekilde gösteriyor.

M. Seyfettin Erol'dan: “Orantısız Güç” mü?

seyfettinerol22Evet, İsrail’in korkunç silahlarına karşın Filistin’in elindekilerin ciddi bir caydırıcılığı yok. Bunu da zaten hep birlikte görüyoruz. En azından kayıplardaki oran bile bize bunu çok net bir şekilde gösteriyor. Bırakın saldırı kabiliyetini, Filistin’in adamakıllı bir savunma sistemi bile yok.

Var olan, sadece o büyük inanç!

Kara harekâtı ve yakın temas olmasa, İsrail neredeyse hiç kayıp vermeden Gazze’de taş üstünde taş bırakmayacak ve Büyük İsrail Projesi’nin önündeki en büyük engeli tarihe gömecek.

***

Nitekim İsrail nihai bir sonuç almak için kara harekatını başlatınca kayıplarını da vermeye başladı.

Hamas’ın silahlı kanadı Kassam Tugayları tarafından yapılan açıklamada 23 İsrail işgalcisinin öldürüldüğü bildirilirken; İsrail, biri subay beş askerin öldüğünü, 24 tanesinin de yaralandığını açıkladı.

Sonuçta sınırlı bir kara operasyonunun başında İsrail’in bu kayıpları vermiş olması önemli. Bundan sonraki süreçte İsrail ya daha fazla kaybı göze alamayacak ve çekilecek; ya da büyük çaplı bir operasyon başlatacak. Yedeklerin silah altına alınmaya başlanmış olması, ikinci şıkkı daha güçlü bir olasılık haline getiriyor. Bu husus, aynı zamanda daha fazla sivilin kaybı demek. Çünkü İsrail hedef gözetmeksizin vuruyor!

***

Nitekim Filistin’in kayıpları çok ağır. 400’e doğru giden ölü sayısı ve 2000’i aşan yaralı. Neredeyse dakika başı artan insan kaybıyla karşı karşıyayız. Ama asıl kayıp, İslam dünyasının kendisi...

İslam dünyası, Gazze üzerinden büyük bir sınavda ve ne yazık ki şu an için bir kez daha kaybediyor!

Graham E. Fuller’in bahsettiği “İslamsız Dünya”, öyle olmasa da böyle gerçekleşiyor! Hem de Müslümanların kendi eliyle...

***

Şimdi sormak lazım; İsrail’in öldürdüğünden daha fazla Müslümanı kendi içindeki anlamsız kavgalarla katleden bir İslam dünyası ne kadar inandırıcı, güçlü ve caydırıcı olabilir?

Her gün yeni bir “tabela örgütün”; emirliğini, sultanlığını, halifeliğini ilan ettiği ve “İslam adına” kardeşinin kafasını vahşice gövdesinden ayırıp top oynadığı bir İslam dünyası ne kadar zulmün karşısında dik durabilir?

Elbette olamaz. Olursa da, işte böyle olur!

***

Dolayısıyla, asıl orantısızlık; İsrail’in 1948’den bu yana konjonktürel açıdan tarihinin en güçlü ve belki de en şanslı olduğu bir dönemi yaşamasına karşın Filistin’in içinde bulunduğu yalnızlık ve terk edilmişlik durumu ile İslam dünyasının içler acısı halidir!

Haçlı-Siyonist ittifak İsrail’in yaptığı katliamların her aşamasında onun arkasında durur iken; Filistin, yönetimler bazında sadece Arap dünyasının değil, İslam dünyasının da itilmiş kakılmışlarını oynamaktadır.

Bu bağlamda Filistin hem öksüz hem de yetimdir. Bir diğer ifadeyle Filistin, İslam dünyasının içinde bulunduğu acziyetin ve ihanetlerin en temel göstergesidir!

***

Nitekim, Gazze’de yapılan katliamı perdelemek için bin bir türlü alavere dalaverenin “diplomasi” adı altında çevrildiği bir süreçte, Filistin’in arkasında bir “İslam Dünyası”ndan bahsediliyor ama bunun “Dünya” kısmının koskoca bir hikaye olduğu bir kez daha görülüyor.

Mısır, Sisi üzerinden Camp David sürecine çekilmiş, Müslüman Kardeşler Örgütü susturulmuş ve yine onun üzerinden Ortadoğu’da/İslam dünyasında devletler ve örgütler bazında başlatılan birlik süreci dağıtılmış iken; Suriye kendi içinde bir iç savaşa itilmiş; Lübnan ve Hizbullah bu savaşın dolaylı bir parçası haline getirilmiş; Irak kendi içinde yeni bir iç savaşa sürüklenmiş bulunuyor.

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Birliği’ne gelince, “aranıyor”! Gören varsa, birileri onlara Gazze’nin yakıldığını, insanlarının katledildiği söylesin, eğer halen onlar açısından bir şey ifade ediyor ise!

***

Bölgenin iki güçlü ülkesi Türkiye ve İran ise, 2006 ruhunun çok gerisinde. Türkiye, içeride bir takım operasyonlar ile etkisiz hale getirilmeye çalışırken; İran’ın da “nükleer müzakereler” adı altında eli kolu bağlanmış bulunmakta!

Dolayısıyla, İslam dünyasının sadece adı var!

Ruhunu kaybetmiş bir bedenden da daha fazlasını beklemek zaten saflık olur!

21.07.2014 Milli Gazete 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.