03 Kasım 2025
  • İstanbul19°C
  • Ankara17°C
  • İzmir23°C
  • Konya18°C
  • Sakarya19°C
  • Şanlıurfa26°C
  • Trabzon17°C
  • Gaziantep25°C

M. SEYFETTİN EROL'DAN: RUSYANIN ÖNÜNDEKİ ZOR TERCİH...

Bu yazımızda, şu an için daha çok bir ekonomik birlik olarak ön plana çıkan Avrasya Birliği’nin geleceğini tartışmaya devam edeceğimizi söylemiştik; öyle de yapacağız.

M. Seyfettin Erol'dan: Rusyanın Önündeki Zor Tercih...

Dolayısıyla, “hedef” ile tarihsel “jeopolitik gerçekler” ve “ideolojik duruşlar” arasında ciddi bir uçurum var ki, burada asıl sorun kendisini “liderlik” ve pek tabi ki “güven” bazında gösterecek gibi. Her ne kadar, kısmi “ortak tehdit algıları” ile “refah arayışları”, yeni süreçte bu güçler arasında bir menfaat birliğini oluşturmada önemli birer unsur olarak ön plana çıksa da...

***

Bu noktada, Rusya’nın “Avrasya Birliği” üzerinden ulaşmak istediği hedeflere ve bunun için nasıl bir strateji izleyeceğine/izlediğine daha yakından odaklanmakta fayda var. Bunun için de çok uzaklara gitmeye gerek yok. Putin’in yeniden devlet başkanı olmaya doğru yol aldığı süreçte, 3 Ekim 2011’de İzvestia gazetesinde yayımlanan makalesi önemli ipuçları veriyor.

Oldukça dikkatli bir üslup kullandığı makalesinde “Avrasya Birliği”nin kurulması üzerinde duran Putin; “Gümrük Birliği”nin bir an önce “Ortak Ekonomik Alan”a, akabinde ise Birlik sürecine doğru adım atmasını önermekteydi. İlk etapta Kırgızistan ve Tacikistan’a, daha sonra ise başka devletlere üyelik teklifleri götürülmesi gerektiğinin altını çizen Putin, Rusya’yı uluslararası arenada daha güçlü kılmak için Rus yakın çevresinde işleri daha sıkı tutacağının da mesajını vermekteydi.

Nitekim öyle de oldu. Ermenistan ve Ukrayna’ya da teklifler götürüldü ve dananın kuyruğu da zaten burada koptu...

***

“Avrasya Birliği” projesini “akıllı güç” politikası çerçevesinde şekillendirilmeye çalışan Rusya açısından mevcut konjonktür hem bir fırsat hem de büyük bir tehdit unsuru. 

Bir diğer önemli husus ise, “Yeni Rusya”nın SSCB deneyimi...”

Burada şu hususların Rusya’nın elini fazlasıyla güçlendirdiği görülüyor: 1. Avrasya merkezli güç mücadelesinde eski Sovyet ülkelerinin hedef olması; 2. Bu bağlamda ABD’nin izlediği politikaların bölge ülkeleri üzerinde oluşturduğu olumsuz etkiler; 3. Batı’nın “enerji güvenliği” bağlamında politikalarını bölgede etkin bir şekilde hayata geçiremeyişi; 4. Rusya’nın halen önemli bir “güzergah” ve “arz ülkesi” olmaya devam etmesi; 5. Afganistan sorunu ve radikal terörizmin her geçen gün bölge sınırlarını, güvenliğini tehdit etmeye başlaması; 6. Çin’in bölgede artan ağırlığı ve bölge ülkeleri üzerinde oluşturduğu endişe; 7. Buna karşılık, eski Sovyet alanında bağımsızlığını kazanmış bu ülkelerin kendi aralarında bir birliğe gidemeyişi. 

***

Kuşkusuz bu durum Rusya’nın elini güçlendirmekle birlikte, uzun vadede değişen konjonktüre bağlı olarak farklı gelişmeler yaşanabilir. Burada en önemli sorunlar: 1. Yeni SSCB algısı; 2. Bu kapsamda eski Sovyet alanındaki şu üç ülkenin takınacağı tavır: Karadeniz-Baltık Hattında Ukrayna, Kafkasya’da Azerbaycan ve Orta Asya’da Özbekistan. 

Dolayısıyla, Rusya’nın eski SSCB algısını yıkması ve bu doğrultuda çok daha farklı, yeni adayları üyeliğe ikna etmesi gerekiyor. 

Bu durum da Avrasya Birliği’nin Asya’daki diğer ülkeleri/güçleri de içerisine alan “Avrasya Federasyonu” ya da “Avrasya Birleşik Devletleri”ne dönüşmesi kaçınılmaz. Bu da Rusya’nın “paylaşımcı anlayışı” ile doğrudan ilgili. Bu da “yeni kurucu üyelikleri”, daha doğrusu “yeni ortaklıkları” gerektiriyor. Dolayısıyla, top Kremlin’de...

05.06.2014 Milli Gazete

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.