06 Kasım 2025
  • İstanbul19°C
  • Ankara18°C
  • İzmir22°C
  • Konya20°C
  • Sakarya20°C
  • Şanlıurfa27°C
  • Trabzon18°C
  • Gaziantep24°C

M. SEYFETTİN EROL'DAN: “YENİ IRAK” DENKLEMİNDE TÜRKİYE “OYUN DIŞI” MI?

Bir önceki yazımızda da altını çizdiğimiz üzere, Irak’taki çok boyutlu krizde Başbakan Maliki “Bölgesel Kürt Yönetimi” ile uzlaşıya varmak suretiyle, taktik anlamda önemli bir hamle yapmış görünüyor.

M. Seyfettin Erol'dan: “Yeni Irak” denkleminde Türkiye “Oyun dışı” mı?

Yukarıda Maliki açısından uygun bir konjonktürden bahsettik. Açıkçası gelinen aşama itibarıyla Maliki yüzyılda bir bulacağı büyük bir fırsatı yakalamış durumda. Öyle bir fırsat ki; ABD, İsrail ve hatta İran çıkarları itibarıyla bu noktada buluşabiliyor. Türkiye ise bir kez daha (son olarak Suriye örneğinde olduğu üzere) bu yeni denklemde oyun dışına itilmeye çalışılıyor.

Biraz daha açmak gerekirse... “Bağdat-Erbil Hattı’nda Neler Oluyor?” başlıklı yazımızda da altını çizdiğimiz üzere, Maliki ile Barzani’yi anlaşmaya iten asıl aktör ABD’dir. Bu bağlamda Kerry’nin bölgede yürüttüğü “mekik diplomasisi” sonuçlarını vermeye başlamıştır.

Ankara, bir kez daha Washington ile “alanda”, “uygulamada” ters düşmüştür.

Dolayısıyla Ankara’nın ABD’nin “Yeni Irak” politikasındaki şu “kırmızı çizgilerini” görmesi ve ona göre yeni bir strateji geliştirmesi gerekmektedir: 1. ABD, Irak içerisindeki Sünni kesimden oldukça rahatsızdır. El Nusra, El Kaide vb. Selefi-Vahhabi gruplar ile eski Baasçıların yeni dönemde güç kazanmaya başlamaları Washington açısından bir tehdit olarak görülmektedir; 2. Türkiye’nin bölgede inisiyatif arayışları ve bu kapsamda Ankara-Erbil hattında gelişen fazlasıyla “özel ilişkiler” ve Sünni gruplara verdiği destek, ABD tarafından hoş karşılanmamaktadır; 3. ABD, Maliki yönetimini Tahran’a daha fazla itecek her türlü girişime “şu an için” karşıdır ve Ankara ile Erbil’in izlediği politikaları da bu kapsamda değerlendirmektedir.

Bundan ötürü, Irak’ın geneline yönelik bir politika geliştirdiğini söyleyen fakat daha çok Sünnilerle ve Kürtlerle sınırlı kalmış görünen Ankara açısından  durum hiç de iç açıcı görünmemektedir. Türkiye, özellikle de Sünnilere verdiği destekten dolayı sadece İran ve başta Maliki olmak üzere Irak’taki diğer etnik-mezhepsel gruplarla değil, aynı zamanda ABD ile karşı karşıyadır.

Erbil’in kaypak durumu da burada Türkiye’nin işini zora sokacağa benzemektedir. Dolayısıyla, şu ana kadar izlediği stratejiyle politik anlamda büyük kazanımlar elde etmiş Kürt liderliğinin bu süreçte içinde bulunduğu çıkmazın ve “Büyük Kürdistan” hedefinin Ankara tarafından iyice anlaşılması gerekmektedir.

Dış politikada, ABD sonrası bölgede bir hami güç olarak Türkiye’ye kısa-orta vadede ihtiyaç duyan Erbil’in, iç politikada Bağdat’a olan ihtiyacı da göz ardı edilmemelidir. Özellikle de, geçiş sürecinde Maliki ile Barzani’nin siyaseten göbekten birbirine bağımlılığı dikkat çekicidir. Dolayısıyla, bundan sonraki süreçte Erbil’in kuracağı denge, başta Ankara olmak üzere, bölgesel-küresel başkentler ve iç dinamikler açısından büyük bir önem arz etmektedir. Ankara’nın tam da bu noktada bölgede kilit bir role taşınmasında ciddi katkı sağladığı Erbil’le olan ilişkilerini daha sıkı tutması gerekmektedir.

İran’a gelince... Bu hamle ile Maliki’nin Sünni ve Kürt kesimler üzerinde güç kazanması, en az ABD kadar İran’ın da lehine görünmektedir ve hiç kuşkusuz Türkiye’nin yakın çevresinde mevzi-güç kaybetmesi İran’ın da tarihsel çıkarları gereğidir.

Peki, Türkiye bu süreçten nasıl kuvvetli çıkabilir? Bağdat-Erbil hattında yaşanan son gelişmelerde hiç mi kazançlı olduğu nokta yok? Elbette var. Fakat bunlar ne kadar “esaslı” kazançtır ya da “züğürt tesellisidir”, ayrıca tartışmak gerekir. Gündem müsaade ederse bunu da yazarız...

 

09.05.2013 Milli Gazete

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.