05 Kasım 2025
  • İstanbul15°C
  • Ankara9°C
  • İzmir17°C
  • Konya12°C
  • Sakarya17°C
  • Şanlıurfa18°C
  • Trabzon15°C
  • Gaziantep12°C

M. SEYFETTİN EROL'DAN: 'YENİ SYKES-PİCOT' YA DA 'KERRY-LAVROV' SÜRECİ...

ABD Dışişleri Bakanı Kerry ve Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Cenevre'de Suriye krizinde tansiyonu önemli ölçüde düşüren ve askeri müdahale olasılığını "şimdilik" askıya alan önemli bir adım attılar.

M. Seyfettin Erol'dan: 'Yeni Sykes-Picot' ya da 'Kerry-Lavrov' süreci...


Bunun temelinde ise (yukarıdaki temel hususun dışında) taraflar arasındaki güven sorunu, kendi içlerindeki bölünmüşlük, krize doğrudan ya da dolaylı bir şekilde müdahil olan diğer aktörlerin memnuniyetsizlikleri ve sürecin teknik-siyasi boyutları yer alıyor. Bu kapsamda, anlaşmanın hayata geçirilmesi esnasında ortaya çıkabilecek bir takım "beklenmedik" sorunlar, önü alınamadığı takdirde büyük felaketlere yol açacak gibi duruyor.


Nitekim anlaşma sonrası Kerry'nin altını çizdiği şu üç husus bu hassasiyeti ortaya koyuyor: 1. "Biz, Suriye'nin 30 gün içinde değil, bir hafta içinde elindeki kimyasal silahların kapsamlı ve detaylı listesini bildirmesini istiyoruz." 2. “Oyuna yer yok. Esad rejiminin kararlara harfiyen uyması gerekiyor.”; 3. “Cenevre konferansı için bir tarih belirlemenin mümkün olup olmadığına bakacağız. Ancak bunlar büyük ölçüde kimyasal silahlar konusunda bir başarı sağlayıp sağlayamadığımıza bağlı olacak.”


Burada, birinci ve ikinci maddeler her an yeni bir krize yol açabilecek hususlar olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca, üçüncü maddede ABD ile Rusya arasındaki yaklaşım farkı da kendisini gösteriyor. Kerry'nin bu ifadesine karşılık Lavrov'un kimyasal silahlarla ilgili çalışmaların Cenevre-2 hazırlıklarıyla paralel devam edeceğini söylemesi, tarafların meseleye nasıl yaklaştıklarını ortaya koyuyor. Dolayısıyla, ortalıkta ucu fazlasıyla açık bir süreç var.


Nitekim Suriye’nin karara uymaması halinde BM sözleşmesinin kuvvet kullanımına izin veren yedinci maddesi çerçevesinde bir karar çıkartılabileceğini söyleyen Kerry, silah denetçilerinin Kasım’a kadar Suriye’de olması ve silahların 2014’e kadar devre dışı bırakılması gerektiğini belirtiyor. Lavrov'un da kabul ettiği belirtilen bu husus, süreçte iki tarafın ortak kırmızı çizgisi ve daha ziyade de Rusya'nın BM'de geri adım atmasına yol açabilecek bir ABD "başarısı" olarak karşımıza çıkıyor.


Kuşkusuz, kırılgan durum sadece Washington ile sınırlı değil. ABD ile başlangıçta hareket eden ve krize fazlasıyla angaje olan ve bu son anlaşma ile büyük bir hayal kırıklığı yaşayan aktörleri de unutmamak gerekiyor. Bunların başında ise Suriye muhalefeti geliyor.


ÖSO Genelkurmay Başkanı Selim İdris'inin SMDK toplantısının ardından gerçekleştirilen basın toplantısında verdiği mesajlar ve bunun zamanlaması dikkat çekiciydi. İdris'i bu anlaşmayı: 1. Suriye rejimine zaman kazandırmaya; 2. Kimyasal silah saldırısını gerçekleştiren Esad'ı kurtarmaya; 3. Esad rejimine ve onun yöntemlerine yönelik bir meşruiyet sağlamaya yönelik birer adım olarak değerlendirmekteydi.


İdris'in konuşmasında altını çizdiği hususlar, anlaşmayı tatmin edici bulmayan kesimlerin ortaya koyduğu itiraz noktalarını bir kez daha dile getirmesi boyutuyla da önemliydi ki bunların başında da Türkiye geliyor.


Mutabakatı her şeye rağmen olumlu bir adım olarak değerlendiren Ankara'nın ortaya koyduğu çekince ve dikkat çektiği hususlar aslında şu gerçeği bir kez daha dile getiriyor: "Bu oyunun kaybedenleri bölge ve Türkiye'dir. Süreçten sistematik olarak dışlanması ve yalnızlaştırılması, bölgedeki yeni paylaşımda Türkiye ile ilgili bazı gizli planlara dikkatleri çekmektedir."


Meselenin püf noktası da zaten buradadır.  Türkiye ve Ortadoğu, "İkinci Sykes-Picot" ya da yeni sürümü olan "Kerry-Lavrov" anlaşmasıyla yeniden yapılandırılmaktadır ve Türkiye devre dışı bırakılmıştır. Ortadoğu sonrası bu süreç Çin merkezli yeni bir Avrasya düzenlemesine doğru da yol alacağa benzemektedir. Bu kapsamda ABD-Rusya ikilisinin son dönemde "partnerlik" boyutundaki "rekabeti" oldukça dikkat çekicidir, duyurulur...

 

16.09.2013 Zaman

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.