- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
M. SEYFFETTİN EROL'DAN: YENİ ORTADOĞU’DA “KÜRT KARTI”, “KÜRDİSTAN BİLMECESİ”
Bundan bir kaç gün önce gerçekleştirilen “Bölgesel Örgütlerin Arabuluculukta Artan Rolü” temalı “İstanbul Arabuluculuk Konferansı’nda bir konuşma yapan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Irak ve Suriye’deki durumun BM Güvenlik Konseyi’nin inisiyatifleri hay

Bundan bir kaç gün önce gerçekleştirilen “Bölgesel Örgütlerin Arabuluculukta Artan Rolü” temalı “İstanbul Arabuluculuk Konferansı’nda bir konuşma yapan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Irak ve Suriye’deki durumun BM Güvenlik Konseyi’nin inisiyatifleri hayata geçirememesinden kaynaklandığını söyledi ve durumun tüm komşu ülkeleri etkilediğini vurguladı.
Davutoğlu’nun konuşmasında asıl dikkati çeken husus, bu konuşmasındaki ikinci kısımdı. Tüm komşu ülkeler denilirken, buna Türkiye’nin de dahil olduğu şu cümlesiyle bir kez daha netlik kazandı: “Şu anda büyük bir kriz kapımızda ve biz komşular olarak bundan etkileniyoruz.”
Tehdit, hiç kuşkusuz, şu an ön plana çıkan boyutuyla kontrol dışı bir eğilim göstermeye başlayan “radikal terör örgütleri” ve bunun bölgede bir takım marjinal kesimler arasında bulduğu destek ve pek tabi ki bunun arkasındaki asıl güçler...
Fakat tehdit sadece bununla sınırlı değil! Özellikle de Türkiye’yi içine çekme potansiyeli taşıyan diğer boyutuyla...
***
Bunun için Suriye ve Irak’taki son gelişmeleri çok iyi okumak gerekiyor. Okumaları sadece mezhepsel bazlı yaparsak yanılma payımız çok yüksek olur.
Bölgedeki iç savaş ortamı her ne kadar daha çok mezhepsel bazlı gözükse de, BOP’un diğer sacayağı da oldukça etkin bir şekilde işlemeye devam ediyor.
Etnik ve mezhepsel ayrıştırma-çatıştırmalar üzerinden yeni bir siyasi coğrafya ve hegemonyayı hedefleyen BOP haritasında “Free” ile başlayan yerlerde “etnik” ve “mezhepsel” temelli yeni devletlerin inşa süreci “özgürleştirme” adı altında hız kazanmış durumda.
Bunun anlamı çok açık; oldukça kozmopolit yapıya sahip, önemli bir kısmı ulus-devlet sürecinin daha tamamlayamamış devletler açısından yeni iç savaşlar...
***
Bu bağlamda, IŞİD’in Irak’ta başlattığı “Sünni İsyanı” daha “anlamlı” - “önemli” bir hale geliyor. Nitekim IŞİD, Irak merkezli olarak bölgede üç önemli süreci hızlandırmış bulunuyor: Irak’ın parçalanması ve bu noktada “ertelenmiş iç savaş”; “Irak Kürdistanı”nın kurulması; Bölge devletleri arasındaki ihtilafların çatışma boyutuna doğru çekilme olasılığı; bir diğer ifadeyle, bölgesel savaş.
Burada, her iç gelişmenin merkezinde de aslında “Kürdistan” yatıyor.
Gerek mezhepsel gerekse de etnik bazlı ayrışmada bölge Kürtlüğünün bir kesimi, gelişmeleri bir taraftan kendileri açısından tarihi bir fırsat olarak değerlendirirken; diğer taraftan bunun maliyetlerini ne kadar karşılayabileceklerini de tartışıyorlar.
Çünkü ortada “deneyimlere” dayalı ciddi bir “bilinmezlik” durumu söz konusu; özellikle de kendilerini ileri süren güçlere güven boyutunda. Bu deneyimler, en kritik safhada emperyal güçlerin kendilerini satabileceğini bir kaç defa göstermiş durumda.
***
Yeni bir yüzyılın başında bir kez daha ön plana çıkartılan “Kürt Kartı”nda bölge Kürtlüğünün yapacağı tercih bu yüzden oldukça önemli.
Osmanlı’nın son döneminde imparatorluğa bağlı kalan ve sonrasında Musul’un Misak-ı Milli’ye kazandırılması noktasında “Derbent Ruhu”nun önemli bir parçası olan Irak-Suriye Kürtlerinin bölgede yapacakları tercih, aynı zamanda “Yeni Ortadoğu”nun ve “Yeni Türkiye” sürecinin inşasında-geleceğinde onların da yerini tayin edecek.
Daha somut bir ifadeyle, bölge Kürtlüğü’nün bulundukları ülkelerdeki statü talepleri ile bu bağlamda ilişki halinde bulundukları “küresel iradeler” ile yürüttükleri işbirlikleri-pazarlıkların bölgede yapacağı tepki oldukça önemli bir yere sahip.
“Diğerleri” içerisine yerel dinamikler kadar, sürecin gelişimine bağlı olarak “yakın bölgesel” ve “uzak bölgesel” dinamikler de dahil edilebilir. Bu noktada, Rus devlet televizyonu Rossiya-24 kanalına konuşan Jirinovski’nin Irak’ta yaşanan son gelişmeler ve “Büyük Kürdistan” bağlamında yaptığı değerlendirmeler hiç de göz ardı edilmemeli.
***
Dolayısıyla, kafalarda; “hangi Kürdistan”, “kimin Kürdistanı”, “nasıl bir Kürdistan” sorusu sağlıklı bir cevap bulamadığı sürece, bölgede Kürtler üzerinden yürütülen projelerin hayata geçirilmesi hiç de kolay olacağa benzemiyor. Bu noktada ortak tarihe bakmak ve oyunu bozmak bu açıdan kaçınılmaz oluyor.
Evet, Irak merkezli Ortadoğu bölgesi Sinni-Şii bazlı çatışmalardan etnik bazlı olana doğru hızlı bir savrulma içerisinde ve önümüzdeki süreç, daha keskin ayrışmalara ve çatışmalara gebe gibi; eğer ortak akıl ve irade devreye sokulamaz ise...
Bu savaşların yeni adı da “Kürtler” ve “diğerleri” olacağa benziyor. Bunu biz söylemiyoruz; bunun için BOP’a ve o haritaya bir kez daha bakmak yeterli.
Büyük oyunu görmeli, ona göre adımlar atılmalı ve bunun için de Selahaddin Eyyubi ve Derbent Ruhu bir kez daha hatırlanmalı...
30.06.2014 Milli Gazete- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.