- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
MAHMUT ŞEVKET SERİK: OSMANLI DEVLET TEŞKİLÂTINDA ASKERÎ VE İDARÎ MERASİMLERİN TERTİBİ OLAN ALAYLAR
09 Kasım 2022 Çarşamba 13:43
Alay; kalabalık bir zümreye ve cemaate verilen bir addır. Selçuklu Devleti’nde de kullanılan alay kelimesi, Osmanlılar zamanda askeri ve mülkü merasimin tertip ve nizamına; tabur ve tugay arasındaki askeri kıtaya verilen addır. Osmanlı merasimlerinde ve teşrifatında (protokol) yaygın bir kullanım alanı vardır.
İslâmiyet’ten önce örf, adet ve geleneklerine düşkün olan Türkler, Müslümanlığı kabul ettikten sonra da İslâmiyet’in yasak etmediği adet ve geleneklerini sürdürdüler. Müslüman olduktan sonra da dinin ışığında pek güzel adet ve gelenekler ortaya koyarak İslâmiyet’in emirlerini yaşamaya ve yaşatmaya gayret gösterdiler. Osmanlılar zamanında, daha önceki Müslüman Türk devletlerinde görülen bazı merasim ve gelenekler aynen devam ettirildiği gibi yeni ilavelerde yapıldı. İşte bu merasimlere genel olarak Osmanlılarda “alay” adı verilirdi. Saray erkanı ile halkın kaynaşmasına vesile olan bu alaylar, halktan büyük ilgi görür ve çok ihtişamlı olurdu.
Padişahın tahta çıktığı gün, sabahın erken saatlerinde Topkapı Sarayı Akağalar kapısında bi’at merasimi yapılırdı. Padişah, hazine-i hümayundan çıkarılan tahta oturur; teşrifata (protokole) uygun olarak, başta hanedan mensupları olmak üzere bütün rütbe sahipleri, birliğin ve kuvvetin sembolü olan padişahı selamlayarak yerlerini alırlardı. Bu merasim büyük bir sessizlik içinde devam eder, mızıka çalınmazdı.
Bayram günlerinde de bayram alayı veya bayramlaşma merasimleri yapılırdı. Bayramlaşma merasimini, Babıâli teşrifat kalemi idare ederdi. Herkes yerini aldıktan sonra, padişah, mızıka-i hümayun (askeri bando) efendilerinin; “Aleyke avnullah” ve “Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var” sesleri arasında tahta oturur, bu esnada mehteran bölüğü tarafından “Hünkâr Marşı” çalınırdı. Teşrifata uygun olan bu merasim, son zamanlarda genellikle Dolmabahçe Sarayı bayramlaşma salonunda yapılırdı.
Bu alaylardan başka yapılan alaylar da şunlardır:
Beşik Alayı
Harem'de kus-i şadımani çalınınca, Enderunlular doğum olduğunu anlarlar, kurbanlar hazırlanırdı. Her koğuşun önünde kurban kesilirdi. Padişah, Çinili Köşk’ün içinden altın serperdi. Mehter takımı, marşlar çalarak bu sevince iştirak eder, doğan şehzadenin veya sultanın ismini öğrenen şairler, tarih düşürmekte yarışırlardı. Hazine kâhyası, darphaneye giderken gümüş kabartmalı beşik ısmarlardı. Kısa zamanda yapılan beşik, alayla saraya getirilir, harem kapısında kızlarağasına verilirdi. Hazine kâhyası ve maiyetindekilere, padişah tarafından ihsanda bulunulurdu.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.