29 Ekim 2025
  • İstanbul11°C
  • Ankara10°C
  • İzmir16°C
  • Konya10°C
  • Sakarya13°C
  • Şanlıurfa18°C
  • Trabzon19°C
  • Gaziantep13°C

MEDYA PAZARINDA DEFOLU TÜRKÇE - 14

C.Yakup ŞİMŞEK


(Hulki CEVİZOĞLU Can ATAKLI)


Hulki CEVİZOĞLU (27 Şubat 2011 – YENİÇAĞ)

“Kitabı okuduğunuzda, asıl işi yazarlık olmamasına karşın, farklı cephelerde savaşan Mehmetçiklerimizin verdiği dersleri görüyorsunuz.”

Cümlede “asıl işi yazarlık olmamasına karşın” şeklindeki kayıt ne ifade ediyor? Hiçbir şey… O kaydı eğer dil mantığıyla bir yere bağlayacak olursak Mehmetçiklere bağlamamız lazım: “Asıl işleri yazarlık olmamasına rağmen cephelerde ders veren Mehmetçiklerimize…”
Hâlbuki yazının diğer cümlelerine bakılırsa CEVİZOĞLU’nun o sözü “Mehmetçik’ten Anılar” adında bir kitap yazan Emekli Korgeneral Hasan Kundakçı hakkında söylediği anlaşılır. Mademki öyle demek istiyor, o hâlde CEVİZOĞLU şöyle bir cümle kurmalıydı:
“Kundakçı’nın asıl işi yazarlık olmamasına rağmen ustalıkla yazdığı bu kitabını okuduğunuzda, farklı cephelerde savaşan Mehmetçiklerimizin verdiği dersleri görüyorsunuz.”
Mustafa Kemal’le – tabii ki hayalî olarak – yaptığı röportajlarından teşkil ettiği “Bırakmayı Düşündüm” adlı kitabının “Türk medyasının magazine dalmış ya da çığlık çığlığa sözde tartışma programı yapan kalemleri” tarafından ağır bulunduğunu veya anlaşılmadığını ifade eden CEVİZOĞLU için küçük bir tavsiyede bulunalım:
Yazınızda demek istiyorsunuz ki: “Atatürk’ü bilen, merak eden, okuyan kimse kalmadı.” Siz de Atatürk’ün diline ve üslubuna dikkat etseydiniz yukarıdaki gibi arızalı cümleler kurmazdınız…

***
Can ATAKLI (26 Şubat 2011 VATAN)

“Geçen hafta güzel Türkçemizin nasıl katledildiğini anlatan çok güzel bir şiirsel yazıya yer vermiştim…”

“Yanlışlıkla bu hafta yayınlayacağım yazının yazarı Nadiye Sarıtosun‘un adını geçen haftaki yazının altına koydum…”

Can ATAKLI’nın bu cümleleri “Türkçe’nin katledilmesine devam” başlığıyla kaleme aldığı yazısının “KOMİK” alt başlığını taşıyan kısmından…

Birinci cümleye göre Can ATAKLI aşağıdakilerden hangisini söylemek istiyor?
A) Güzel Türkçemizin geçen hafta nasıl katledildiğini anlatan, çok güzel bir şiirsel yazıya (geçenlerde sütunlarımda) yer vermiştim.
B) Güzel Türkçemizin nasıl katledildiğini anlatan, çok güzel bir şiirsel yazıya geçen hafta yer vermiştim.
Her ikisi de düşünülebilir…

Can ATAKLI’nın ikinci cümlesinde iki adet ifade hatası var:
1. “Yanlışlıkla” zarfını yanlış yere koymuş.
2. Geçen hafta düştüğü bir yanlışlığı sonradan fark ettiğini belirtmek için kurduğu cümlenin fiilini “koydum” şeklinde değil “koymuşum” sıygasıyla kullanmalıydı:
“Bu hafta yayınlayacağım yazının yazarı Nadiye Sarıtosun‘un adını yanlışlıkla geçen haftaki yazının altına koymuşum.”

(Bu cümleyi Hüseyin Movit’in gözüyle okusaydım "yayınlamak" kelimesine takılır ve herhâlde şöyle derdim: “Dilimizde ‘yayınlamak’ şeklinde bir fiil yoktur; ‘yayımlamak’ vardır. Can ATAKLI’nın bundan haberi bile yok…”
Böylece cümledeki hata sayısı üçe çıkardı. Yoo, üçe çıkmazdı; birde kalırdı. Çünkü bu sefer de kendi gözümle gördüklerimi göremezdim… En iyisi, ben yine kendim gibi bakayım.)

Can ATAKLI’nın doğru ve sağlam Türkçe cümleler kurabilmesi için Abdülhak Şinasi’yi adamakıllı okuması lazım…

Gelelim “KOMİK” meselesine…
Can ATAKLI’nın yazısında vermek istediği mesaj - Nadiye Sarıtosun’dan iktibas ettiği satırların da ana fikri - şu:
“Türklüğümüzden mutluluk duyuyorsak fön, şut, duş, süper market, stüdyo, villa, global gibi yabancı kelimeleri kullanmayalım.”
O hâlde, ATAKLI’nın “KOMİK” başlığı da “GÜLÜNÇ” olmalı...
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.