- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
28 Ekim 2025- İstanbul15°C▼
- Ankara16°C
- İzmir19°C
- Konya17°C
- Sakarya15°C
- Şanlıurfa24°C
- Trabzon19°C
- Gaziantep22°C
MEDYA PAZARINDA DEFOLU TÜRKÇE - 22

C.Yakup ŞİMŞEK
Abbas GÜÇLÜ (Milliyet - 15 Mart 2011)
“Yani, Anayasa’ya göre, kâr amacı gütmeyen, bir devlet üniversitesinin garantörlüğünde kurulan ve eğer olursa kârını kurucunun cebine değil de, üniversitenin gelişmesine harcayan kurumlar onlar.”
Abbas GÜÇLÜ “kârını kurucunun cebine değil de, üniversitenin gelişmesine harcayan” cümleciğinde iki ayrı cümle unsurunu (kurucunun cebine - üniversitenin gelişmesine = yer tamlayıcısı / dolaylı tümleç / mef’ûlün ileyh / datif hâli) aynı fiilimsiye (harcayan) bağlamış. İkincisine (üniversitenin gelişmesine) bağlamasında bir mahzur yok; fakat birincisine (kurucunun cebine) bağlaması yanlıştır: “Cebine harcamak” olmaz.
İfadenin doğrusu – mesela – şunlar olabilirdi:
“kârını kurucunun cebine koymayıp üniversitenin gelişmesine harcayan…”
“kârını kurucunun lehine değil de üniversitenin gelişmesine harcayan…”
***
Abbas GÜÇLÜ (Milliyet - 09 Mart 2011)
“Aynı fırçayı Genç Bakış nedeniyle izleyicilerden de yiyoruz, neden Ak Partilileri de programa çıkarmıyorsunuz diye. Oysa kendilerine defalarca teklif götürüyoruz ve her defasında bir gerekçeleri oluyor. Örneğin TOKİ Başkanı’nı kaç defa konuk yapmak istedik.”
Ortadaki cümle arızalı: “…her defasında bir gerekçeleri oluyor.” sözüyle ne anlatılmak istendiği belli değil… Şu “gerekçe” kelimesi “gerektiren, icap ettiren sebep; esbabımucibe” demek olduğuna göre bu cümlede yersiz kullanılmış. Hadi doğru kabul edelim ve soralım:
“Oysa kendilerine defalarca teklif götürüyoruz ve her defasında bir gerekçeleri oluyor.” cümlesinde aşağıdakilerden hangisinin “gerekçe” sinden bahsediliyor?
A) Teklif götürmenin
B) Fırça yemenin
C) Ak Partilileri programa çıkarmamanın
Doğru cevabı, GÜÇLÜ’nün zayıf ifadelerinde ararsak karşımıza bu üç ihtimal çıkıyor. Gelgelelim bunların hiçbiri akla yatmıyor. O hâlde cevabı GÜÇLÜ’nün güçsüz ifadelerinin dışında ve tahminî olarak bulacağız (Bu yol mantıklı değil ama – ne çare ki – başka yol yok).
Yazının diğer kısımlarından anlaşılıyor ki GÜÇLÜ, kendisine “Neden Ak Partilileri de programa çıkarmıyorsunuz? diyerek fırça atan seyircilerine “Ben onları çağırıyorum; ama onlar bir bahane bulup davetimi reddediyorlar.” demek istiyor.
Eğer böyle demek istiyorsa bunu aşağıdaki cümlelerden biriyle anlatabilirdi:
“Oysa kendilerine defalarca teklif götürüyoruz ama her defasında ret cevabı alıyoruz.”
“Oysa kendilerine defalarca teklif götürüyoruz ama her defasında gelmemek için bir gerekçeleri oluyor.”
“Oysa kendilerine defalarca teklif götürüyoruz ama her defasında bir mazeret bildiriyor, gelemeyeceklerini söylüyorlar.”
***
Abbas GÜÇLÜ (Milliyet - 09 Mart 2011)
“Medya olarak çuvaldızı kendimize batırmamız gereken yüzlerce örnek bulunabilinir. Ama siyasetçiler de bu konuda bizden daha masum değiller!”
Önce ilk cümleyi anlamaya çalışalım: Abbas GÜÇLÜ bir atasözüne telmih yaparak “çuvaldızı kendisine batırmak” şeklinde bir tabir kullanıyor. Önce atasözünü üç varyantıyla hatırlatalım:
“İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır.”
“İğneyi evvel kendine sok, sonra çuvaldızı ele.”
“Önce iğneyi kendine batır, sonra çuvaldızı ele.”
Hiçbirinden “çuvaldızı kendisine batırmak” şeklinde bir tabir elde edilemez… Elde edilecek sözün doğrusu “iğneyi kendisine batırmak” olabilir.
Bunu geçelim ve GÜÇLÜ’nün “çuvaldızı kendisine batırmak” sözüyle ne demek istediğine bakalım: Anlaşıldığı kadarıyla “Kendi kusurlarını itiraf etmek, kendisini tenkit etmek” demek istiyor.
Hadi bunu da geçtik; peki “çuvaldızı kendimize batırmamız gereken yüzlerce örnek” ne demek olabilir?
Herhâlde şunu demek istiyor:
“Medya olarak yüzlerce kusurumuz var.”
E, diyeceğiniz buysa lafı dolandırmanın, manayı bulandırmanın ne âlemi vardı? Sadece cümleyi uzatmakla yetinmemiş, kelimeyi de şişirmişsiniz:
“B u l u n a b i l i n i r” demek yerine “b u l u n a b i l i r” deseydiniz sözden – ve sizden – ne eksilirdi?..
“Ama siyasetçiler de bu konuda bizden daha masum değiller!” diyorsunuz. Cümledeki “bu konuda” sözünüzün neye işaret ettiği belli değil. Kendinizi hangi sahada siyasetçilerle kıyaslıyorsunuz? Muğlak ve yuvarlak ifadelerinizden bunu anlamak mümkün değil...
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.