09 Kasım 2025
  • İstanbul20°C
  • Ankara12°C
  • İzmir19°C
  • Konya15°C
  • Sakarya19°C
  • Şanlıurfa24°C
  • Trabzon18°C
  • Gaziantep20°C

MEHMET NİYAZİ'DEN: ANAYASAYA DAİR

Gazette de France'ın 26 Mayıs 1797'de yayınladığı şu fıkra kitaplarda yer almaktadır: "Anayasa ayın yirmi dördünde Paris'in değişik semtlerinde, ilçelerinde ilan edildi.

Mehmet Niyazi'den: Anayasaya dair

Sivil toplum örgütlerinden görüş alınabilir; alınmalıdır da. Bunlar sadece ufuk açmaları için olmalıdır. Unutmamak gerekir ki her sivil toplum örgütü kendisini toplumun merkezi zanneder; taksicilerin, kontağı kapatırlarsa cemiyetin hareketsiz kalacağını düşündükleri gibi. Halbuki anayasa yapılırken siyasi, hukuki ve ekonomik konuların özü yakalanmalıdır. Bu bakımlardan dün bugüne, bugün yarına benzemez; ama dünün bugünle, bugünün yarınla aynılıkları vardır. Bu aynılıkların üzerine anayasa oturtulmalı, değişebilecek hususların düzenlenmesi de kanun koyucuya bırakılmalıdır. Kanun koyucunun yetki alanının geniş olmasından korkulmamalıdır. Demokratik rejimlerde halkın şuuru ve vicdanı canlıdır; belli aralıklarla yapılan seçimlerde icraatın hesabını sorar.

Fransız ihtilalinden on iki yıl önce, 7 Haziran 1777'de Virjinyalı Lie, Amerikan Kongresi'ne şöyle bir teklifte bulundu: 'Bu birleşmiş diyarlar, artık sömürge adını kullanmaktan utanmalı, hür ve bağımsız devlet olduklarını ilan etmelidirler.' Kanaatlerince istenen tabii bir şey olduğundan tartışmasız kabul edildi. Metni hazırlamakla John Adams, Thomas Jefferson ve Benjamin Franklin görevlendirildi. Yazmaya Jefferson şöyle başladı: 'Bize hayat veren Tanrı; aynı zamanda hürriyet de vermiştir.' Tanrı'nın lütfu olarak kabul edilen hürriyet, kiliseye, monarşiye, diktatörlüğe karşı hareketi fişekliyordu. Hazırladıklarını kongrede okuyan Jefferson, şu değerlendirmede bulundu: 'Yeni fikirler icat veya mevcut olmayan hisleri ifade etmeyi düşünmedik.' Metnin tek hedefi, devletin kurucu organlarını işlevleriyle belirtirken, hayattaki gelişmelere dair gerekli bütün yolların açık bırakılmasıydı.

Uygulamaya bakınca başarılı olduklarını görüyoruz. ABD'nin ilk cumhurbaşkanı Washington'un, fikirleri birbirine zıt iki yardımcısı vardı; Hamilton ve Jefferson. Hamilton muhafazakârdı; Jefferson devrimciydi. Jefferson için her yeni gün mutluluklarıyla beraber gelirdi. Hamilton ise gelişmeleri hayat anlayışına ters gördüğünden karamsardı. İnsana bakışları da farklıydı. Jefferson'a göre; 'İyi doğan insanı cemiyet bozmuş'tu. Hamilton, 'İnsanlar birbirleri için kurttur.' diyordu. Jefferson'un kanaatince halkın refahı özgürlüğü ile ilgilidir; bundan dolayı da merkezî otoritenin zayıflamasının, eyalet devletlerinin kuvvetlenmesinin gerekli olduğuna inanıyordu. Hamilton ise Federal devletin kuvvetlendirilmesini savunuyordu. Federal devletin anayasasında bu iki ayrı görüşü uygulama imkânı vardı. Ülkenin bütünlüğünü pekiştirmek kaydıyla fikirlerin değişikliği gelişmenin itici gücünü teşkil eder. ABD'nin dünya gücü olmasında, bünyesinde değişik fikirlere yer vermesi önemli rol oynamıştır.

Belli düşünce sahipleri, görüşlerini hürriyet kabul edip onları anayasanın hükümleri haline getirirlerse, orada kılık değiştirmiş diktatörlük kurarlar. Anayasa, toplumdaki farklı kesimlerin fikirlerini korkusuzca ifade etmelerini güvence altına almalıdır. Kamu hakkındaki özgürlükler için 'Kanun çerçevesinde hürdür' veya 'Kanunla düzenlenir' gibi muğlak maddelerle kanun koyucuya imkân tanınmamalıdır; çünkü iktidarlar kendi menfaatlerine göre düzenleme yaparak hürriyetleri kadük hale getirebilirler. Anayasa devletin bütünlüğünü, kamu intizamını korurken, vatandaşına güvenli bir özgürlük iklimi sağlamalıdır.

19.12.2011 Zaman

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.