- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
08 Kasım 2025- İstanbul19°C▼
- Ankara19°C
- İzmir22°C
- Konya18°C
- Sakarya18°C
- Şanlıurfa25°C
- Trabzon17°C
- Gaziantep21°C
MEHMET SEYFETTİN EROL'DAN: DEVEYE TÜRKİYE'NİN KRİZ POLİTİKASINI SORMUŞLAR...
Kim ne derse desin, Türkiye tek kelimeyle "kriz mağduru" bir ülke görüntüsü sunuyor.

Nitekim şu ana kadar dış politikada yaşanan krizlerin neredeyse birçoğuna hazırlıksız yakalanan ve bundan dolayı da gelişmelere başlangıçta farklı tepkiler veren, fakat bir süre sonra "mesele anlaşılır hale getirildiğinde" geri adım atmak zorunda kalan bir Ankara gerçeği ile karşı karşıyayız.
Libya krizi, bu bağlamda son dönemde yaşanılan somut örneklerin başında geliyor. Süreci tam olarak kavrayamayan Ankara'nın NATO bağlamındaki ilk çıkışı-tepkisi ile sonrasında attığı adımlar taban tabana zıt olup, hafızalardaki canlılığını halen muhafaza etmektedir.
Doğu Akdeniz'de yaşanan kriz de, normal şartlarda "geliyorum" diyen ve bu doğrultuda sinyaller çakan, daha teknik bir tabirle "gelişen kriz" olmasına rağmen gündeme "ani kriz" olarak düşen ve Türkiye'yi bir oldubitti durumu ile karşı karşıya bırakan bir diğer ibretlik örnektir.
Kriz yönetimi sürecini burada da tersten işleten Ankara, en sonda verilmesi gereken tepkiyi en başta vermiş ve yine söylemden eyleme bir türlü geçememiştir. Nitekim sondajı engelleyeceği iddia edilen Türk donanması halen ufukta görünmemiştir.
Buna karşılık İsrail, Doğu Akdeniz'de bir güç olma ve Türkiye'yi çevreleme-kuşatma adına donanmasını daha da güçlendirme kararı almış, Kıbrıs'ta (hatta bir takım operasyonları ile buna KKTC boyutu da dâhildir) Rum kesimi ile bölgedeki stratejik derinliğini ve etkisini geliştirme bağlamında yeni anlaşmalara imza atmış ve "İkinci Kandil" olarak seçtiği Ada'da PKK'lı teröristleri eğitmeye başlamıştır.
İsrail bunun dışında, Türkiye ile bölgesel anlamda yaşadığı krizde Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Gürcistan, Ermenistan, Kuzey Irak ve hatta Azerbaycan ile Türkiye'yi çevreleme ve ikili-bölgesel krizler çıkarma stratejisini uygulamaya da devam etmektedir. Buna karşılık Türkiye ise, halen "One Minute" ile "Mavi Marmara" krizleri arasında gidip gelmektedir...
Bu hususla ilgili son bir örnek ise hiç kuşkusuz Suriye tarafından düşürülen Türk savaş uçağıdır. Oluşumu, gelişimi, vardığı ve ulaşacağı olası sonuçlar itibarıyla bu trajedi, Türk dış politikası açısından krizler ve kriz yönetimi boyutuyla ciddi anlamda bir iç muhasebeyi gerektiren bir dönüm, hatta kırılma noktasıdır.
Sözü daha fazla uzatmaya gerek yok! Tüm bu örnekler bize şu acı gerçeği göstermektedir: Türkiye ne yazık ki, Bakan Davutoğlu'nun ifade ettiği gibi bir "Oyun Kurucu" ülke değildir ve "zihin oyunları" ile "saha oyunları" birbirinden çok farklı şeylerdir. Türkiye, bu noktada yeterli araca, donanıma ve bilgi birikimine de sahip değildir. Hatta, bir takım yersiz ve gereksiz söylemlerden dolayı karşı karşıya kaldığı krizleri çözmede yaşadığı, özellikle "istihbarat" ve "bilgi akışı" bazlı sorunlar; tüm dünyada, (yakın müttefikleri de dâhil olmak üzere), kendisiyle ilgili farklı bir tartışma sürecini de başlatmış bulunmaktadır.
Oysa "istihbarat" ve "bilgi akışı", başarılı bir kriz sürecinin, yönetiminin olmazsa olmazlarıdır. Bunlar olmadan ne medya üzerinden kamuoylarına yönelik sağlıklı bir psikolojik operasyon yürütülebilir ne de söz konusu kriz sürecine zamanında ve gerektiği şekilde ilgili araçlarla müdahalede bulunabilinir. Dolayısıyla "istihbarat" ve "bilgi akışı", karar alıcı mekanizmalar açısından bir denizaltının periskopu gibidirler...
Diğer taraftan bu ikili, son dönem Türk dış politikasında yaşanan krizlerin aranılan yitiğidir ve bundan dolayı da Ankara bir "kriz körlüğü" yaşamaktadır. Mevcut anlayış, kafa yapısı ve uygulamalar ile de Türkiye'nin içinde bulunduğu kriz ortamından çıkması, o kadar kolay görünmemektedir. Çünkü mesele, aynen devenin dediği gibidir...
12.07.2012 Milli Gazete
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.