MEHMET SILAY'DAN: ENDÜLÜS İSLAM MEDENİYETİ NEDİR?

İber yarımadasından gelen yardım talebi ve ülkeyi işgal eden Vizigotlardan canı yanan Septe Kontu-Cebelitarık Kontu’nun gemilerle takviye edip,“Gelin, Ceziretul Hadrayı fethedin!” teşviki ile Kuzey Afrika vilayetlerinde hazırlık başlatıldı. Tunus tersanelerine yüz gemi sipariş verildi. 711 yılında Vizigot Komutanı Rodrigo’nun güçlü ordusuna karşı verilen Vadi Leke savaşı, Endülüs’ün Bedir’i yahut dört asır sonra yaşanacak olan Anadolunun Malazgirt’i olmuştur.

Endülüste fetihten sonra İslamın sunduğu adalet sofrası etrafında insanlık tarihi:  özellikle ilim ve sanatta muhteşem bir gelişmeye şahit olmuştur. Muvelledunlar- İslamla yeniden doğanlarla birlikte yedi dilin konuşulduğu Endülüs bir ilim merkezi olmuş. Mültikültürel Medeniyet varlığını İslama borçludur. İslamın Batı ile ilk teması: Cahil Avrupada bir devrimin yani Aydınlanma Çağı ve Rönesansın yegane sebebidir.

Endülüs’te İslam varlığı, Valiler, Emeviler, Halifeler, Muluku-t-Tavaif, Murabıtlar, Muvahhitler, Gırnatada Nasri-Beni Ahmer hanedanı ve Endülüse Veda dönemleriyle sona ermiş. Her canlı gibi insanın da Devletlerin de bir organik ve fonksiyonel ömrü vardır.

Endülüsü bitiren insanlığın müzmin bir hastalığı, tek kelimeyle kavmi asabiyettir, ırkçılıktır.

Nasıl mı?

Kuzeyde sıkışmış olan Katolik Kırallıklar, Fransa veya Vatikan değil, önce Müslüman kitleler birbirlerine düştüler. Fetihten hemen sonra, Arap-Berberi savaşları on yıl sürdü. Kayslı-Yemenli savaşları on yıl ve Arap-Muvelledun savaşları on yıl sürmüştür.

Abbasilerin Emevi saltanatına son vermesiyle annesi Mağrib-i Aksa-Faslı olan Abdurahman bin Muaviye Şamdan kaçıp, deniz yoluyla İber yarımadasına geliyor. Birinci Abdurrahman yerel ayrılık ve asabiyetlere son verip merkezi bir devlet kuruyor. 756 dan 1031 yılına kadar tam üç asır güçlü bir Endülüs Emevi Devletinin temellerini atıyor. İyi eğitim görmüş yetenekli yöneticilerle bu coğrafyada Dünyaya ilim ihraç eden parlak bir medeniyet doğuyor. Birinci Hişam, Endülüsün Ömer bin Abdulazizidir.

Şamdan gelen müzisyen Ziryab, Flaminko ve Gitarın öncüsüdür.

Eyyam-ı Arus-Düğün Geceleri dediğimiz dönemde ülkenin tüm şehirlerinde imar seferberliği ile ilim adamlarının yetiştiği mutlu bir dönemdir.

İlim Şehri Kurtuba, Dürrül Alem-Dünyanın İncisi idi.

Kurtuba medreselerinde bir dönem eğitim gören krallar ve papalar vardır.

Kurtubadaki Cami-i Kebir, Şamdaki Mescid-i Emevinin başarılı bir kopyasıdır. Bugün Meskito-Katedral denilen Kurtuba Camiinin aslı pagan dönemlerinde Güneş Tapınağıdır.

Sicilyada İslam hâkimiyeti tam iki buçuk asır devam etti.

İbni Rüşte-Abınrost’a göre Felsefe Yunanla başlamadı. Yunan felsefeyi Mısır ve Fenikelilerden aldı.

Dünyada ilk katarakt-Sitarul Ayn ameliyatı Kurtubada Endülüslü Doktor Muhammed Gafiki tarafından yapıldı.

İlk defa Siera nevada dağlarından Granada şehrine kurşun-metal- boru ile içme suyu getirildi. 888 yılında ülkede mevsime bağlı bir kıtlık yaşanınca sinsice bekleyen Rekonkista hızlandı. Cemaatler birbirlerine küstürülmüş, camiler ve şehitlikler unutulmuş. 1492 yılında Endülüs’ün son İslam kalesi olan Granada düşünce İber yarımadasında İslam eğemenliği sona erdi.

Ancak Müslüman varlığı Rekonkista ve Engizisyon mahkemeleriyle iki asır daha sürdü. Hapsedildiler, öldürüldüler, meydanlarda yakıldılar, zorla vaftiz edildiler ve dış ülkelere sürgün edildiler. 1610 yılında Endülüste “Ben elhamdulillah Müslümanım!” diyebilen tek insan bırakmadılar.

Fakat bugün -şüphesiz Allahın yardımıy- ve Muhammed Esad, Abdulkadir EsSufi ve Roger Garodi sayesinde İspanyada ve çoğu da Endülüs bölgesinde toplam 2- yazıyla –iki- milyon Müslüman kardeşimiz yaşıyor.

Bugün konuşulan İspanyolcada dört bin Arapça kelime yaşıyor. İspanyolca Arapçayla zenginleşmiş. Hiçbir zaman Öz Türkçe- pardon Öz İspanyolca takıntısı yüzünden bu kelimelerin ayıklanıp atılması gündeme dahi gelmemiş.

Avrupa basını iki yanı keskin satır gibi çalışmış. Yaptığı yayınla “Kurtlar vadisi-Irak ve Kurtlar Vadisi Filistin” filimlerinin Avrupa sinemalarında gösterilmesi yasaklandı. Fakat engel olamadılar. Bir yıl sonra filimlerin CD’leri ve video filimleri piyasaya çıktı. Yıllardır Siyonist finans güdümlü Avrupa basını tarafından “Müslümanlar Hırıstıyanlardan nefret eder!” yalanı pompalanıyor. Onlara göre Taliban tüm Müslümanları temsil eder. Bütün Müslümanlar Talibandır ve onların tek hedefi-maksadı hırıstıyanlara zarar vermektir. 1533 yılında Mayork adalarını ele geçirerek sıkıntıdaki Endülüs göçmenlerine yardım eden Barbaros Hayreddin Paşanın Pelerini Vatikandadır. Kaybettiğimiz İnebahtı deniz savaşında ellerine geçen Osmanlı bayrağı bir İtalyan manastırındadır.

Hatta Vatikanın ürettiği Dinler Arası Diyalog-Medeniyetler Buluşması ve BOP-Büyük Ortadoğo Projesi-aslı Büyük İsrail Projesi-Arz-ı Mev’ut-Vaad Edilen Ülke yalanı’nın eş başkanlıkları L. Rodrigo Zapatero ile R. Tayip Erdoğana takdim edilmiştir. Farklılıklar bir ülkenin zenginliğidir. Mültikültürel-çok kültürlü sosyal ortamda birlikte yaşamak ne güzeldir! Sinirleri alınmış, ılıman İslam. Yaşasın BOP! Lay-lay lom!

İspanya ve Portekiz Ceziretul hadrayı paylaşırlar. İber yarımadası üzerindeki iki ülke halkı da denizcidir, daha çok balıkçılıkla uğraşır. Fado Portekizin, Flamenko da İspanyolların milli müzikleridir. Her iki müzik de ağıttır. Hikayesi bir dramdır. Kocası limandan bir gemiye binip gitmiş ve bir daha geriye dönmemiştir. Bu müzikler, kadınların Eşlerine kavuşma arzusu, hasret ve özlem nağmeleridir. Bugün her iki ülkede de Flamenko veya Fado Müziği Günleri tertiplenir.

23.06.2014