- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
MEKTUBU KİM ÖLDÜRDÜ?
“Her yazı mektuptur.” diyor Ataç. Mektubun ölümünün anlamı bu. Mektubun ölümü, yazının da ölümü değil mi biraz da?
07 Eylül 2020 Pazartesi 13:25
Ölü bir tür mektup. Biz mektubun katliamına tanıklık eden bir nesiliz. Mektup öldü ve yerine hiçbir vekil bırakmadı: Ne telefon mektubun yerini tutabildi, ne ileti, ne de görüntülü konuşma. Mektup bunların dışında birçok mahiyet barındıran ve cesedi hâlâ orta yerde bırakılan kadim bir dost; dışında ve üstünde. İki dost arasında, bembeyaz bir sayfada kimi harflerin biraraya getirilişiyle ruh ve vücut bulan, asıl meramı satır aralarında gizli bir tür define haritası mektup. Şimdi beheri paramparça.
Nedir mektup!
Daha doğru bir tarzda soralım: Ne idi mektup?
Ne geliyor aklımıza ilkin? İki dost arasında, aslında aracıya gereksinilmediği hâlde, sırf aradaki muhabbetin sıcaklığından nasipsizlerin nezdinde aleni keramet sadır etmemek için başvurulan, tabula rasa’da kimi harflerin biraraya getirilişiyle ruh ve vücut bulan, asıl meramı satır aralarında gizli bir tür define haritası değil mi? Hiçbir hazine gömülü olmayan bu definede mumyalanan, ölümsüzlüğe adaylanan, iki ruhun dile getirilemez sırlarının tek bir kalıba dökülmüş, tek bir bedende bütünleşmiş bir sevgi meyvesi yalnızca. O yüzden de bir meyve gibi adım adım açılan ve özünü yalnızca bir kişiye bahşeden bir aleni hazine.
Devamı: https://www.gzt.com/gercek-hayat/mektubu-kim-oldurdu-3549903
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.