- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler

- İstanbul14°C▼
- Ankara12°C
- İzmir15°C
- Konya10°C
- Sakarya15°C
- Şanlıurfa20°C
- Trabzon15°C
- Gaziantep13°C
MESUT BİLGİNER: PARİS-DAQAR KİTAP SÖYLEŞİSİ

27 Mayıs 2025 Salı 11:26
Fakültemizin İşletme Bölümü’ndeki mesai arkadaşım Elif Kocagöz Hocamız ve ekip arkadaşları birlikte Kahramanmaraş’ın UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı programı kapsamında Edebiyat şehri ilan edilebilmesi için dosya hazırlarken Mehmet Akif Kireççi Hocamızın adını sık sık duydum. Elif Hocada heves büyük; Selim Somuncu ve Stefan Rathert’la birlikte ekip heyecanlı ve gayretli, şair ve yazarlar ise hayırlı haberi beklemede…
Derken bir duyuru yapıldı: “Paris-Daqar Kitap Söyleşisi” Nasıl yani? Hem ASBÜ’de Hoca, Külliye’de Güvenlik ve Dış Politikalar Üyesi ve UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Üyesi hem de şiir kitabı mı var? Eskilerin tabiriyle velûd bir insan olabilmek takdir edilesi bir mesai ve entelektüel birikim gerektirir.
Şair burada ne demek istedi?
Eğer şair olsaydım; olabilseydim, “Şair Burada Ne Dedi?” koyacaktım kitabımın adını. Şair olamadım, hiç değilse şiirleri okuyarak ve şairleri dinleyerek nasiplenmeye çalışırım. Bu düşüncelerle KSÜ Cahit Zarifoğlu Konferans Salonu’na doğru yola çıktım. Paris-Daqar Kitap Söyleşisi “İstanbul İçin Ara Sözler” şiirinin okunmasıyla başladı. Kireççi Hoca “Kadim devlet geleneğimizde özellikle Osmanlı Devleti’nde padişahların kendilerine ait divanları ve bir mahlasları bulunmaktadır. Bu sayede diğer şairlerden ayrı tutulmadan eleştirilmek ve kabiliyetlerini ilerletmek istemişlerdir. Aynı zamanda dilimizi de bizlere miras bırakmışlardır.” diyerek birbirinden münevver devlet adamlarımızı hayırla yâd etti.
Sonra, daha ilk okul çağlarında şiir denemelerine başladığını ve lise yıllarında Mavera ve Dergâh dergilerinde şiirlerinin yayınlandığını anlatarak şiir anlayışını bizlerle paylaştı: “Şairlik, insanın dünyaya kalbini açmasıdır. Kalbinizi şiirle söz ile dünyaya açtığınız vakit kolay kolay bunun sonu gelmiyor. Yaşamış olduğunuz çevre, edebi, kültürel ve entelektüel damarlar şairliğinizi besliyor. Şairlik aynı zamanda bir dil işi anadilimizin zenginliğini keşfederek diğer dillere olan üstünlüğünü ortaya koyma azmi bir ömür devam ediyor.”
“Başladım B’yle, Besmele…”
Moderatör Selim Somuncu Hoca ve şiir severler kitaptaki çeşitli şiirler hakkında sorular sordu ve Akif Hoca da sabırla değerlendirmeler de bulundu. Bendenizin gözüne, gönlüne ve aklına takılan ise “B” şiiri oldu. “Başladım B’yle, Besmele…” diye başlayan şiir. Bu şiirden öteye gidemedim. Niyesini arz edeyim: Besmele’de Allah'ın sonsuz rahmetini gösteren Rahman ve Rahim isimlerine beraberce yer verildiği için insanların birbirlerine karşı merhametli olmasına işaret vardır. Peygamber Efendimiz “Besmele ile başlamayan her iş bereketsiz ve sonuçsuzdur” buyurmuştu. Bu sebeple Akif Hoca’nın bahsettiği Divanların dibâcesinde Besmele’den bahsetmek âdettendi. Ya da dibâcesi olmayan Divanın ilk beyitlerinde Besmele yazmak geleneği vardı. Nitekim Süleyman Çelebi de Mevlid-i Şerif’e “Allah adın zikredelim evvelâ / Vâcib oldur cümle işte her kula” beytiyle başlayarak Besmele’yi nazara verir. Acaba şair “B” şiiriyle bu âdeti mi tatbik etti?
“Bâ-i Bismillah’dır, noktadır kadim”
İlim Beldesinin Kapısı Hz. Ali Efendimiz de “Bütün semavi kitapların esrarı Kur’an’dadır. Kur’an’daki, her şey Fatiha'dadır. Fatiha'daki her şey Besmele’dedir. Besmele’deki her şey Besmele’nin 'bâ'sındadır. Besmele’nin 'bâ'sı ise onun altındaki noktadadır. İlim bir noktadır, cahiller onu çoğalttı” buyurmuştur. Sefil Abdal Hazretleri belki de bu sebeple “Safa geldin safa, geldin erenler/ Muhabbet eyleyen câna aşk olsun/ Vücudun bilen Allah’ın bilir/ Âdem’in kalbinde râha aşkolsun” mısralarıyla başlayan nutk-u şerifinde “Bâ-i Bismillah’dır, noktadır kadim” buyurur…
Ahmet Haşim'in ''şiirde mânâ aramak, eti için bülbülü öldürmeye benzer '' demesine rağmen çoğu insan “şair burada ne demek istedi?” sorusunun peşine düşmez mi? Şairin peşi sıra onun muhayyilesinde ve zihin kıvrımlarında gezintiye çıkmaya çalışmaz mı? Şiirde mânâ aradığım için belki yanlış yapıyorum ama Akif Hoca’yı dinlerken bütün bunlar geçti, zihnimden. Şairin bütün bunları bilerek “B” şiirini yazdığını düşündüm.
Erenler, siz de hoş geldiniz. Zât-ı âlinizle tanışmak ve sohbetinizi hem KSÜ’de hem de MESDER’de dinlemek çok keyifliydi. Ve güle güle. Hoşça bakın zâtınıza, yine bekleriz, Efendim.
Mesut Bilginer
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.