- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler

- İstanbul17°C▼
- Ankara11°C
- İzmir19°C
- Konya11°C
- Sakarya17°C
- Şanlıurfa17°C
- Trabzon18°C
- Gaziantep11°C
MEVLÂNA’YI ANLA(MA)MAK
“İslamsız bir tasavvuf ve Mevlâna” ortaya koymaya çalışanlar; büyük mutasavvıf Mevlâna’nın yanlış tercüme edilen “Gel, yine gel” meşhur rubaisini ağızlarda sakız yapmış; kendi sapık ideolojilerine alet etmişlerdir.

22 Aralık 2021 Çarşamba 11:32
Aslında gerçek ve samimi bir İslam tebliğcisi olan Mevlâna, bu rubaisinde insanları İslâm’a davet etmektedir. “Gel, dön, tövbe et, bırak da gel, tövbeye gel.” diyerek insanlara yol göstermektedir o. Zaten Mevlâna, kâfiri, ateşe tapanı ve putperesti, onların inancıyla kabul edecek bir şahsiyet değildir asla. “Mevlâna dinler üstü insandı, din tefrik etmezdi.” diye nutuk çekenler, ona ne büyük bir iftira attıklarının farkında değiller sanırım.
Selçuklu’nun başkenti Konya’dan Anadolu ufuklarını ve İslam âlemini 700 yıldan fazla Kur’an ışıklarıyla donatan Mesnevi’nin sahibi, Allah dostu ve aşığı Hz. Mevlâna’nın ülkemizde ve dünyada doğru tanınıp anlaşılmadığı kanaatindeyim.
Dağların, taşların hatta yerin ve göğün tahammül edemediği kutsal emaneti taşıma sorumluluğunu en üst makamda idrak eden büyük mutasavvıf Mevlâna, bir yandan ölümsüz eserler verirken diğer yandan ilahî bir muhabbet ve şevkle kendinden geçip gayr-i iradi olarak “sema” yapmaktaydı.
Yorumlar
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.