- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
MİNARELER ŞEHRİ SİVAS
Sivas insanı yiğit, havası ve suyu sert Anadolu’nun kadim medeniyet durağı… Şehre girince sizi eşsiz bir tarihi doku karşılıyor.
01 Ekim 2019 Salı 14:18
Bir şehrin insanlarına kolayca ve çekinmeden selam verebiliyorsanız, oradan korkmayın. Sivas’ı ben öyle buldum… Orada dar sokaklar, gülümseyen insanlar ve tarihi dokunun rayihası sizi selamlıyor.
Kale Camii’nde davudi bir sesle namazınızı kılmayı ihmal etmeyin. Kulağınız ve gönlünüz tıkanmamışsa; ezanlar sizi sadece davet etmez, elinizden tutup çeker içeriye burada adeta… Caminin dışında başka yerlerde çok da alışık olmadığınız özel bir saf, sizi ayrı diyarlara ve duygulara götürecek. Gözleri görmediği için mescide gelmeme izni isteyen ve “Ezanı duyuyorsan gel!” emrine uyarak safta yerini alan Hz. Abdullah İbni Ümmi Mektum’u (ra) görecekmişsiniz gibi bir hisse kapılacaksınız… Akülü engelli arabalarıyla namaza gelmiş Müslümanların bu özel safını her yerde göremeyebilirsiniz.
Kayıpların kaldırıldığı raf
Caminin kuzey duvarında kayıp eşyalar için özel bir raf oyulmuş. Sahibi bilinmeyen eşyalar, buraya konulur ve orada aranırmış. Emanete riayetin ve kul hakkını yemekten kaçışın emsalsiz bir örneği bu... Düne ait görülmesi gereken önemli izlerden biri. Şimdi burada birçok kayıp değerimiz saklanmış sanki... Güven, sadakat, ahde vefa, sabır ve sevgi gibi… Kayıplarımızı oraya kaldırmışlar âdeta…
Yine caminin kuzey doğu köşesinde bir sadaka taşı bulacaksınız. Anadolu’nun birçok yerinde sadaka taşları vardır. Ama bunlar, kadim medeniyetin sadece görselliğini temsil eder. Hayran hayran seyreder ve iç çekersiniz sadece... Ama Sivas’ta öyle değildir. İşlevinin devam ettiğini de görüyorsunuz. Öğle namazından sonra bir genç, elinde bir poşet dolusu bozuk parayla geldi ve bu sadaka taşını doldurdu. Sonra da dönüp gitti. Belki de alışık olmadığım için en şaşkın bakışlar bana aitti. Yıllar önce Konya’da yer alan böylesi sadaka taşının olduğu mahalli öğrencilerimle beraber ziyarete gitmiştik. “Hocam burada bir lira olsa, inanlar buradan sadece parayı değil tüm taşı kökünden alıp giderler…” diye güvensizlik ve açgözlülüğe vurgu yapmışlardı. Bu taşın başında onlara “Gördünüz mü? Hala kardeşlerine ve halkına güvenen bir şehir ve toplum var…” demek isterdim.
Devamı: https://www.dunyabizim.com/gezi-mekan/minareler-sehri-sivas-h30693.html
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.