09 Kasım 2025
  • İstanbul14°C
  • Ankara6°C
  • İzmir16°C
  • Konya6°C
  • Sakarya12°C
  • Şanlıurfa15°C
  • Trabzon17°C
  • Gaziantep11°C

MÜFİT YÜKSEL'DEN: RUMELİ VE ARNAVUTLAR NEDEN ÖNEMLİ?

Müslümanların Rumeli macerası daha 13. Yüzyılda başlar. O yüzyılda, Kırım ve Deşt-i Kıpçak'ta Tatarlar arasında başlayan müslümanlığın yayılması hareketleri, Romanya taraflarına kadar gelişme gösterir.

Müfit Yüksel'den: Rumeli ve Arnavutlar neden önemli?

Osmanlı döneminde ise, Orhan Gazi'nin son dönemlerinde, büyük oğlu Süleyman Paşa'nın askerleri ile 757/1358 yılında Gelibolu yarımadasına geçip oraları fethetmesi sonucunda, Rumeli'de/Balkanlar'da ilk toprak kazanımları olur. Osmanlılar kısa zamanda Edirne, Dimetoka ve çevresini de fetheder. Daha, I. Murat döneminde, Hacı İlbeyi komutasındaki Sırp Sındığı zaferinden sonra; Serez'den başlayarak, Manastır, Ohri, Debre ve çevresi gibi Arnavut nüfusla meskun bölgeler Timurtaş Paşa tarafından fethedilir. 1389'daki Kosova Savaşına gelindiğinde, Arnavut bölgesinin Merdita, Kruya ve İşkodra bölgeleri hariç fethedilir. (Bkz. Aşıkpaşazâde, Tevârih-i Alî Osman, Ali Beğ Neşri, Matbaa-i Amire, 1332, İstanbul; Neşrî, Cihânnüma, Menzel/Taeschner Yayını, Leipzig, 1951-1955; Oruç Beğ, Tevârih-i Al-i Osman, F. Babinger Yayını,Hannover,1925; Ruhî Tarihi, H. Cengiz-Yaşar Yücel Yayını, TTK Belgeler, Cilt.XIV., Sayı 18, Lütfî Paşa, Tevârih-i Al-i Osman, Ali Beğ-Kilisli Rifat Neşri, İstanbul, 1341)

Yıldırım Bayezid devrinde, 1396'daki Niğbolu Savaşı sonrasında, Tuna'ya kadar Balkan topraklarının büyük bölümü Osmanlı idaresi altına girer. Ancak, ünlü Timurleng'in Anadolu'ya gelişi bir çok şeyi alt üst eder. 1402 yılında, bir taraftan Rumeli'de Tuna boylarına dayanan Osmanlılar; Anadolu'da, Karamanoğlulları dahil, bir çok beyliği ortadan kaldırarak topraklarına katmıştır. Bu dönemde Erzincan ve Malatya bölgesi dahil Osmanlı idaresine dahil olur. Ancak, her tarafa kan ve ateş saçarak, yakıp yıkarak Moğollara benzer şekilde ilerleyen Timur'un Anadolu'ya gelişi felaketlerin başlangıcı olur. Ankara önlerine gelen Timur'un ordusu ile Yıldırım Bayezid'in Osmanlı ordusu Ankara-Çubuk ovasında karşılaşırlar. Yıldırım Bayezid'in ortadan kaldırdığı beyliklerin beyleri, Germiyan beyi ve Erzincan emiri Mutahharten başta olmak üzere Timur'un yanında yer alırlar. Osmanlı'nın Anadolu'dan topladığı askerler, kendi eski beylerini Timur'un safında görünce -Kara Tatarlar, Germiyan ve Menteş beyliği askerleri başta olmak üzere- tümüyle saf değiştirir. Osmanlı saflarında kapıkulu askerleri ile Yıldırım Bayezid'le olan sıhriyyet bağı dolayısıyla 5000 civarında Sırp atlısı ve yardımına gelen Sırp Prensi Vılkoğlu Stephan Lazarus kalır. Çubuk ovasında, Sırplar o kadar iyi savaşırlar ki, Timur bunları derviş zannedip " Dervişhâ taksîr nekerdend-Dervişler ellerinden geleni ardına koymadı" der. Timur'un yanında olanlar da " Hânım, bunlar derviş değil, kâfir çerisidir" derler. Bu yenilgi, Osmanlı için ağır bir darbe, aynı zamanda dönüm noktası olur. Yıldırım Han esir düşer. Timur, Yıldırım Bayezid'i bir kafese koydurup, gittiği yerlere götürür. Nihayet Yıldırım Bayezid bir yıl sonra, 1403'te Akşehir'de ölür. Böylece Yıldırım'ın kurduğu ilk imparatorluk Timur tarafından yıkılmış olur. (Timur Konusunda bkz. İbn Arabşah Ed-Dimeşkî, Acâibu'l-Makdûr Fi Ahbâri Timur, Matbaatu Vâdi'n-Nîl, Kahire, 1285; Osmanlıca Tercüme, Nazmizâde Murtaza Efendi, Kahire, 1292)

Anadolu'da, Erzurum ve Malatya'ya kadar uzanmış olan Osmanlı Devleti Ankara savaşından sonra birdenbire, Bursa'nın gerisine kadar çekilmek durumunda kalır. Osmanlıyı neredeyse bir asır kadar uğraştıracak birçok Anadolu beyliği yeniden kurulur. Osmanlı hanedanında ise, Yıldırımın oğulları arasında kardeş kavgası baş gösterir. 11 yıl süren bu fetret dönemi, 1413'te Çelebî Mehmed'in Edirne'de tahta oturması ile sona erer. Osmanlı Devleti, Anadolu'da aynı sınırlara, ancak 112 yıl sonra Yavuz Sultan Selim'in Çaldıran seferi ile ulaşabilir. Bu yeniden toparlanma , Osmanlı'nın Rumeli'de yerleşmiş olması sayesinde gerçekleşebilmiştir.

1402 Ankara savaşı deneyimi ve sonrasında gelişen olaylar, Azerbaycan, İran ve Horasan'da Safevi Devletinin yükselişi, Osmanlı'nın yüzünün ağırlıklı olarak Balkanlara çevrilmesine yol açmış, Balkanları Osmanlı'nın merkez hinterlandı haline getirmiş, bu coğrafyayı Osmanlı ülkesinin beyni konumuna getirmiştir. Osmanlı'nın merkez hinterlandı, Bursa'dan Tuna'ya,oradan Adriyatik'e uzanan bölge, saray bürokrasisinin de (sadrazam dahil) belkemiğini oluşturmuştur. Arnavutlar,33 sadrazam ve binlerce paşa ve vali ile başı çekmiştir. Osmanlı Devleti, Balkanlar ve Avrupa topraklarında ilerleyip güçlü olduğu parlak dönemlerinde yükseliş dönemlerini yaşamış ; duraklayıp gücünü kaybettiği dönemlerde ise gerilemeye, dağılmaya yüz tutmuştur . Osmanlı İmparatorluğu'nun yükselme, duraklama, gerileme ve dağılma dönemlerinin temel belirleyeni , Balkan/Rumeli coğrafyasındaki konumu olmuştur. Balkan coğrafyasındaki yenilgiler sonucunda, bu coğrafyanın (Rumeli) kaybıyla Osmanlı Devleti beyninden vurulmuştur. İmparatorluk tümüyle çökmüş, 1878'de Karadağ ve Niş'in kaybıyla, Kosova ve Selanik korumasız kalmış,1912'de Arnavutluk,Kosova ve Selanik'in kaybıyla İstanbul'un kapısı açılmış, I. Dünya savaşı sonrasında ise İstanbul işgale uğramıştır.

Osmanlı'nın anılan dönemlerde, Balkanlarla ilişkisinin en önemli unsuru Arnavutlar olmuştur. Arnavutluk Osmanlı'nın ilk yüzyıllarından 1912'ye kadar , İskender Bey gailesi dönemini hariç tutarsak, Osmanlı İmparatorluğunun önemli bir vilâyeti olduğu gibi, Arnavutlar da Osmanlının yükselme döneminden başlayarak Osmanlı siyaseti ve bürokrasisinde en başat rolü oynamışlardır. Otranto fatihi Gedik Ahmet Paşa'dan başlayarak son döneme kadar 33 sadrazamla ,Osmanlıya sadrazam vermekte başta gelmişlerdir. Arnavutlar tüm Güney Balkanlar'da , Girit ve Rodos dahil Osmanlı Devleti'nin sacayağı konumunda olmuşlardır. Bu bölgedeki vali, bey, ve diğer yöneticiler Arnavut olduğu gibi; örneğin Osmanlı idaresi zamanında Mora yarımadasındaki müslüman ahalinin büyük çoğunluğunu Toska Arnavutları oluşturmuştur. Osmanlı İmparatorluğunda gerek siyaset ve bürokraside, gerekse askeri alanda Arnavutlar Osmanlının en güçlü topluluğu konumunda olmuşlardır. Sadece Balkanlarda değil Cezayir, Trablusgarp, Hicaz dahil Bağdat, Musul, Kürdistan ve Güney Kafkasya bölgelerinde bile Arnavut yöneticiler, valiler ve askerler önemli görevler üstlenmişlerdir. Yine 19. Yüzyılda, Yanya'da Tepedelenli Ali Paşa; Girit ve sonra Mısır'da Kavalalı Mehmed Ali Paşa, Osmanlı'daki Arnavut gücünün sembolleri olmuşlardır. (Bkz. Süleyman Külçe, Osmanlı Tarihinde Arnavutluk, İzmir, 1944; Osmanzâde Tâib Ahmed, Hadîkatu'l-Vüzerâ, Havâdis Matbaası, İstanbul, 1271; L. S. Stavrianos, The Balkans Since 1453, New York, 1961; Odysseus, Turkey In Europe, London, 1900; Girit, Mâzisi, Hâli, İstikbâli, Matbaa-i Ebuzziyâ, Kostantiniyye, 1328; Mehmed Nurî-Mahmud Nâcî, Trablusgarb, Tercüman-ı Hakiklat Matbaası,İstanbul, 1330 )

Rumeli Ve Arnavutlar konusuna devam edeceğiz.

07.03.2012 Yen Şafak

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.