- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler

- İstanbul15°C▼
- Ankara10°C
- İzmir17°C
- Konya10°C
- Sakarya17°C
- Şanlıurfa18°C
- Trabzon16°C
- Gaziantep15°C
MUHAMMED ALİ CLAY; 20. YÜZYILIN EN BEYAZ KARASI

Fahri TUNA
07 Haziran 2016 Salı 10:00
Zencilerin yüz akıydı.
Yumrukları insanlığın sembolüydü.
Renk ayrımcılığı çöpe atan - attıran adamdı o.
ABD’yi nakavt eden tek boksördü…
Beyazlatan siyah diplomattı.
Beyazların evlerinde temizlikçilik yapan Odessa ile tabela boyacısı Cassius’un
oğlu olarak 17 Ocak 1942’de ABD Kentucky’da doğdu.(1) Çalınan bisikletini
geri almak için boksa başladığında on iki yaşındaydı.(2)
1960 Olimpiyat Oyunlarında şampiyon oldu. Birkaç hafta sonra Loussville’de bir
lokantada – siyah olduğu için - servis yapılmayıp kovulunca, öfkesinden olimpiyat madalyasını Ohio
nehrine fırlattı, aynı yıl profesyonel oldu.
Rüyalarına bile ambargo konan zencilerin temsilcisi olarak, kazandığı ilk parayla
pembe bir hayalini gerçekleştirdi: Pembe bir Cadillac.
1964 yılı şubat ayıydı. İlk Dünya Ağır Sıklet Şampiyonluk maçı için Londra’ya
gelen Cassius Clay, Picadelly Oteli’nin lobisinde beyaz bir adamla buluştu; beyaz
adam onu kucakladı, o da beyaz adamı. Clay ağlamaya başladı, beyaz adamın
“bir hata mı yaptım?” sorusuna “hayır, beni kucaklayan ilk beyaz sizsiniz.
Amerika’da beyazlar zencilerin elini bile sıkmazlar “diye cevap verdi. Evet; onu
ilk kucaklayan beyaz adam, bir Türk’tü: Doktora tezi için İngiltere’de bulunan
bugünün ünlü profesörü; Nevzat Yalçıntaş. (3)
1964 yılının 25 Şubatında dünya iki güzel müjdeyle uyanıyordu: Liston’u deviren
ABD’li Cassius Clay Dünya Ağır Sıklet Boks Şampiyonu olmuştu ve Müslüman
olup adını Muhammed Ali olarak değiştirmişti.
1.97’lik boya rağmen, müthiş hızlı ve çabuk hareket eden bu siyah adam, yüzünü
gardıyla değil vücut hareketleriyle koruyordu. Kendine güveni her zaman tamdı:
“En büyük benim” diye haykırıyor; rakiplerini yumrukları kadar diliyle de ringe
seriyordu.
Yumruğu kadar dili de sert adamdı.
Mükemmel bir yeteneğe, müthiş bir hıza ve kuvvete sahipti; antrenörü Dundee
ve menajeri Brow, onun yapısına uygun muhteşem bir slogan ürettiler: “Kelebek
gibi uçarım, arı gibi sokarım!”
İstikbal vadeden bu müthiş boksör, dünyanın en büyük öfkesini üzerine çekiyordu:
Vietnam’a gitmek üzere kendisini askere çağıran ABD’yi, “Vietkonglar bana
hiçbir kötülük yapmadılar ki onlarla savaşayım” diyerek reddetti. Beyaz öfke
anında ceza ve vahşete dönüştü: Önce dünya şampiyonluğunu geri aldılar,
ardından lisansını iptal ettiler; onu açlıkla terbiye etmek istiyorlardı.
Üç buçuk yıllık açlık, sefalet ve sabır imtihanının ardından lisansı iade edildi.
“Siyah Aydınlık” (4) Malcolm X’le birlikte Sam Amca’nın karanlıklarına ışık tuttular;
yer yer cürm-ü meşhutlar (suçüstüler) yapıp, geri adım attırdılar.
Vietnam’da savaşmayı reddeden Ali’ye zorunlu özür tam yirmi dokuz yıl sonra 1996
Atlanta Olimpiyatları’nda geldi: ABD olimpiyat meşalesini ona yaktırırken, renk
ayrımcılığına öfkelenerek Ohio nehrine fırlattığı madalyasını da iade ediyor; Sam
Amca günah çıkarıyordu.
Artık Birleşmiş Milletler Barış Elçisi’ydi.
Çalınan bisikletine öfkeyle başlayan serüven, el dokuz maçta üç dünya şampiyonluğu ve
sadece beş yenilgiyle, 11 Eylül 1981’de sona erdi.(5)
Üç kez dünya şampiyonu olmayı başaran tek boksör: 1964’te Liston’u, 1974’te
Foreman’ı, 1978’de Spinks’i yenerek...
Muhammed Ali’nin hayatı, “güç”ün, “doğru”yla bütünleştiğinde nasıl zirvelerde
dolaştığının hikâyesidir.
Sonji Rai, Belinda Boyd, Veronice ve Lonnie Williams’la dört evliliğinden dokuz
çocuğu var.
Onun hayatını anlatan “En Büyük” adlı bir film yapılmıştı. Kriss Kristofferson’la
“Özgürlük Yolu” adlı bir tv dizisinde rol aldı; son olarak Michael Mann’ın yönettiği
ve onu Will Smith’in oynadığı “Ali” filmi.
Büyük Roma imparatoru Cassius’un adıyla hayata gözlerini açan bu siyah adam; insanlık
tarihinin en aydınlık iki büyük ismi Muhammed ve Ali adı altında, yumruklarıyla XX.
Yüzyılı aydınlattı.
Zeki, espritüel, cesurdu.
20. Yüzyılın en beyaz karasıydı; en güçlüsü de.
Vahşi Amerika’nın ipliğini pazara çıkaran adamdı
Nur içinde yatasın siyah aydınlığımız.
-----------------------
1) Alp Ulagay, Hürriyet Pazar, 17 Mart 2002, Sh. 10,
2) Mevlüt Tezel, Pazar Sinema, 17 Mart 2002, Sh. 5,
3) Abdullah Muradoğlu, Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’la yapılmış röportajdan, Yeni Şafak Gazetesi,
17 Mart 2002, Sh. 2,
4) M. Selahaddin Şimşek, Siyah Aydınlık: Malcolm X, Zafer dergisi, Say›: 140 sh.16,
5) Haşmet Topaloğlu, Şimdi Ali’yi Sinema Anlatıyor, Popüler Tarih dergisi, Mart 2002, say›:19,
sh.59.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.