- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
MUHSİN METE: ÜSTAD VE DİL
Necip Fazıl Kısakürek Kültür ve Araştırma Vakfı ve Büyük Doğu Yayınları’nca İstanbul Ümraniye’de Üstad’la ilgili bir müze kurulmuş.
09 Ağustos 2019 Cuma 13:09
Bu münasebetle edebiyat ve fikriyatımızın dev çınarının torunu Şeyma Kısakürek Sönmezocak ile yapılmış bir mülakata Kitabın Ortası dergisinin Temmuz sayısında yer verildi. İtham edici, “Üstad Anlaşılmıyor Değil, Üstad’ı Anlamıyorlar” başlığıyla yayımlanan görüşmede Sönmezocak konu dışı bir beyanda bulunarak “Üstad’ın külliyatı içerisinde üzerinde önemle durduğu meselelerin biri ‘dil meselesi’dir” demiş.
Bu söz bana işaret fişeği oldu. Bir dava adamı olarak, kendi ifadesiyle Türkçemiz “Engizisyon zulmü”ne uğratılırken konuya kayıtsız kalması düşünülemezdi. Bilhassa ‘Güneş Dil Teorisi’ zırvasının hükümferma olduğu 1930’lu yıllarda, dilimize sahip çıkarak pek çok yazı yazmış. Fransızca istilasının yerini henüz İngilizceye bırakmadığı 1939 yılında yazılmış ve 1940 yılında neşredilen Çerçevekitabına alınmış yazılardan yerimiz nispetinde bir derleme ile sizi baş başa bırakıyorum.
***
“Köprüden kalkan Kadıköy vapurunda, bir havuz üzerindeki sivrisinekler gibi kaynaşan gazete müvezzileri… (dağıtıcıları, satıcıları) Bunlardan biri haykırıyor:
- Maç geldi, Maç, Sinemon, Purvu, Maryon. Uzaktan başka bir ses:
- Konfidans var Konfidans, Illustrasyon,Vü, Dedektif, Vuala! Sağdan soldan birkaç ses:
- Parisuvar, Parisuvar, Parisuvar! Karmakarışık sesler:
- Marikler, Çaytung, Buketo!
Operada tenor, bariton, bas, soprano avaz avaz haykırırken tempo tutan cılız sesler hâlinde birkaç inilti de Türkiye’de çıkan gazete ve mecmua isimlerini geveliyor. Bu sahnenin ne müthiş bir ifadesi olduğunu kavramak için şöyle bir levha tasarlayalım: Mesela Paris’tesiniz ve Fransız müvezziler var kuvvetleriyle Türk gazete ve mecmualarının isimlerini haykırıyor. Ne buyrulur? Değil Fransa’da Türk gazete ve mecmuası, dünyanın hiçbir köşesinde hiçbir yabancı neşir vasıtası; bu kadar hararet, bu kadar muhabbet, bu kadar cüretle satılıp alınamaz. Hatta bir müstemlekede, müstemleke sahibinin eserleri bile bu tarz ve mikyasta (ölçüde) (satışa) sürülemez.
Devamı: https://www.karar.com/yazarlar/muhsin-mete/ustad-ve-dil-10966
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.