- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
MURAT ŞİMŞEK: LEYLA İLE MECNUN METAFORUNDA FIKHIN MAKÛS TALİHİ
12 Ekim 2019 Cumartesi 13:01
Rivayete göre Ebu Hanife ders vermeye başladıktan sonra bir rüya görür ve ders vermeyi bırakır. Tekrar derse dönmesi için ısrar ederler, "Gelemem", der; "Niçin?" derler, "Söyleyemem", der. Birkaç gün sonra hizmetçisini çağırır ve zamanın rüya tabiri ile meşhur âlimine gidip gördüğü rüyayı anlatmasını; ancak bu rüyayı hizmetçinin kendisi görmüş gibi anlatıp tabirini istemesini tembih eder. Rüya şöyledir: Ebu Hanife, Hz. Peygamber'in kabrine gider, mezarını kazar ve içinden elini çıkarır. Ardından elindeki makasla elbisesinin yenini kesmeye başlar ve o esnada korkuyla uyanır. Bu rüyayı üst üste yedi defa gördüğü söylenir. Hizmetçisi bu rüyayı tabirciye anlatınca o, yerinden fırlar ve "Sen kimsin ki böyle bir rüya görüyorsun!" der. Bunun üzerine korkan hizmetçi "Ben görmedim, Efendim gördü" der. "Efendin kim?" deyince, o da, "Ebu Hanife" der. Tabirci ise "İşte şimdi oldu" der ve rüyayı şu şekilde yorumlar: Bu rüyayı gören kişi Hz. Peygamber'in sünnetini parça parça kesecek, onlardan elbiseler dikecek ve insanlar bu elbiseyi giyecekler. Bu olay gerçek mi bilinmez; ancak bilinen o ki rüyalar ve efsaneler milletlerin hafızasıdır. Efsanesi olmayan millet hafızasını kaybetmiş insan gibidir. Efsaneler toplumların üstün değerlerini korur ve gelecek kuşaklara aktarır
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.