09 Kasım 2025
  • İstanbul15°C
  • Ankara8°C
  • İzmir16°C
  • Konya9°C
  • Sakarya14°C
  • Şanlıurfa17°C
  • Trabzon17°C
  • Gaziantep11°C

MUSTAFA AKYOL'DAN: DEVLETİN TİYATROSU OLURSA

Bir zamandır bir “tiyatro gerilimi” sürüyor. Meselenin çıkışı, İstanbul Belediyesi’nin kendine bağlı olan Şehir Tiyatrosu’nun repertuarını belirlemek için iki bürokrat ataması.

Mustafa Akyol'dan: Devletin tiyatrosu olursa

Devletin sanatı

Meselenin özü, Kemalist Cumhuriyet’in toplum mühendisliğinde yatıyor, kuşkusuz. Toplumu devlet eliyle Batılılaştırmaya karar veren bu rejim, tiyatro, opera ve bale gibi sanatları bu açıdan “stratejik” gördü ve destekledi. (Ebruyu, hat sanatını yahut “orta oyunu”nu destekleyecek değildi ya!)

Bunun sonucunda, dünyada daha ziyade komünist ülkelerde görülen “devlet sanatçısı” kavramı ortaya çıktı. Bu “devlet sanatçıları”nın çoğu da, velinimetleri olan rejimi sevdiler, benimsediler.

Gelgelelim, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve bu demokratikleşmeye takoz koyan darbeler devrinin geçmesi, “devlet”in niteliğini giderek değiştiriyor. Eskiden azınlık ideolojisini taşıyan “atanmışlar”ca yönetilen Cumhuriyet, giderek muhafazakar çoğunluğun temsilcisi olan “seçilmiş”lerin eline geçiyor.

Bu “devir teslim”in nice örneğini gördük son yıllarda, YÖK’ten tutun da Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’na dek. Bu kurumların eski hallerinden memnun olanlar da “Cumhuriyet elden gidiyor” diye vaveyla ettiler.

Ama hiçbir “ilke”ye dayanmayan bu şikayetlere karşı, “Eee, siz de ideolojik devlet kurmasaydınız kardeşim, kendiniz ettiniz, kendiniz buldunuz” demek mümkündü. Nitekim bazı muhafazakarlar galiba öyle deme eğilimindeler.

Ancak muhafazakarlar açısından doğru olan tutum bu mudur, yani devletin ideolojik aygıtlarını sahiplenip kendi kullanımlarına açmak mıdır, yoksa devleti küçültmek ve ideolojisizleştirmek mi, bunu dürüstçe tartışmak lazım.

Devletin laneti

Ben, kuşkusuz, ikinci seçenekten yanayım. Yani daha küçük ve daha ideolojisiz bir devlet istiyorum.

Tiyatro konusunda, örneğin, “Devletin sineması yoksa tiyatrosu da olmamalı” diyen Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa İsen’e katılıyorum. Tiyatro, “piyasa”ya ve özel vakıfların desteğine bırakılmalı.

Muhafazakarlar da, kendi değerlerini devlet eliyle güçlendirmeye çalışmak yerine, “piyasa” içinde ve sivil toplum düzeyinde çalışmalı.

Neden mi?

Çünkü aksi halde, “bir otoriterlik gitti, öteki otoriterlik geldi” eleştirileri doğrulanmış olur. Tarihe öyle geçilir.

Dahası, devletin otoritesine yaslanmak, her dünya görüşüne yaptığı etkiyi muhafazakarlığa da yapar: Onu fakirleştirir ve donuklaştırır.

Çünkü bir dünya görüşünü geliştiren şey, rakipleriyle yarışmak, rekabet etmek ve bu süreç içinde kendini daha rafine kılmaktır.

Rekabetten kaçıp devlete yaslananların varacakları düzey ise, bugün Kemalistlerin vardığı düzeyden pek farklı olmaz.

25.04.2012 Star
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.