17 Mayıs 2024
  • İstanbul17°C
  • Ankara12°C

MUSTAFA AYDOĞAN: NESNELERİN HİKÂYESİ: SANDALYE

Babamla bir gün sandalye almaya gittiğimizi hatırlıyorum. Küçüktüm. Katlanır ceviz bir (veya iki) sandalye alıp gelmiştik. Benim sandalyeye ilişkin belleğimdeki ilk fotoğraf budur.

Mustafa Aydoğan: Nesnelerin Hikâyesi: Sandalye

05 Şubat 2024 Pazartesi 09:55

 Babam sandalyeyi açtı ve evimizin eyvanına kurdu. Oturdu, denedi ve bize dikkatli kullanmamızı söyledi. Kahverengi tonu güzel ve parlaktı. Dikkatli kullandık sayılabilir ama mekanizma bir ayağın diğer ayağa destek olması şeklinde olduğu için baskılara fazla dayanamadı ve ahşap sandalye kısa sürede kırıldı, kullanılamaz hale geldi.

Bu sürecin belleğimde bıraktığı fotoğraf izi gereğinden fazla kabarık gelmiştir bana. Bu belirginliğin nedenini tam bilemiyorum.

*

“Sanık sandalyesi” tuhaf bir terkip.

Sandalyelerin en tedirgin edici olanı.

Bu sandalyede oturanların duyguları ile diğer sandalyelerde oturanların duygularının farklı olacağına kuşku yok.

Nesnelerin konumu duyguları da belirler.

*

Sandalyede oturmak herhangi bir toplumsal seviyeye karşılık gelmez. Ne makam işaretidir ne de zenginlik, soyluluk vs..

Sandalyede oturanın kendisi dışında bir ağırlığı yoktur.

Makamı olanın koltuğu olur.

Gücü olanın “divanı”. –Eskiden-

*

Muhteris kişi, oturulacak nesnenin görkemli ve zengin olmasına özen gösterir. Sandalyeye pek tenezzül etmez.

*

Daha küçüğüne iskemle diyoruz. Sandalyeden farkı, arkasız oluşudur. Sondan bir önceki seviye.

Son seviye, malum, yer döşeği.

*

Yaşlılık ve rahatsızlık nedeniyle oturma güçlüğü çekenlerin namaz vakti imdadına yetişen en masum nesnelerden biridir sandalye.

Rasim Özdenören’i hatırlıyorum en çok. O, oturarak kılardı.

Devamı: https://www.sadeimge.com/2024/02/03/nesnelerin-hikayesi-sandalye-mustafa-aydogan/

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.