- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
MUSTAFA ÇELİK: POPÜLER KÜLTÜR HAPİSHANESİNİN KÖLELERİ/2
Popüler kültür, bir yönüyle dışımızdakilere gönüllü olarak kul ve köle seferberliğidir. Dış dünyayı iç dünyaya gümrüksüz, kontrolsüz davet etme sürecidir.
14 Nisan 2021 Çarşamba 13:59
Dünyanın herhangi bir yerinde üretilen bir değer (tüketim-harcama) bizim hayat biçimimiz üzerinde de etkili olabiliyor. Sınırsız tüketimi vurgulayan açık büfe kültürünün muhafazakâr otellerde kullanılması ve bu otelin restoranın girişinde “israf haramdır” ayetinin asılı durması (Nilüfer Göle, İslâm’ın Yeni Kamusal Yüzleri, İstanbul: Metis, 2017) ya da bir kadının muhafazakâr mağazaların yaptığı kermese giderek orada ortalama bir maaş kadar harcama yapması en belirgin örneklerdendir. Böylece, popüler kültür ve din ilişkisine dair söylenebilecek ilk hususlardan biri, dininin kendisinin yahut özellikle son dönemlerde tezahür ettiği şekliyle dinî ayin ve performansın değer taşımayan birer popüler kültür öğesi olabilme ihtimalidir. Mevlevi ayinlerindeki sema törenlerinin düğün eğlencesi olarak kullanılması gibi, popüler kültür endüstrileri, dini bir meta olarak sunabilmekte ve izlenmeyi artıran bir medyatik öğe olarak konumlandırmaktadırlar. Popüler kültür ve din ilişkisindeki önemli hususlardan biri bu iki noktanın nerede birbirleriyle kesiştiği ve birbirlerinden etkilendikleridir. Toplumda ekonomik, politik yahut sosyal açıdan güçlü olanlar, toplumun belki de en içsel ve karmaşık duygusunu, getirisi olan yeniden üretilmiş bir ticarî veya ideolojik öğeye nasıl dönüştürebiliyorlar? Bu soruların cevapları, kitle iletişim araçlarıyla aktarılan sembol ve yargıların izleyicideki dini algıyı nasıl başkalaştırabileceğini gösterecektir. Pahalı bir eşarp/başörtüsü markasının reklâm içeriği buna örnek olarak sunulabilir. Bu yöntem anlamlı gibi görülse de ‘pahalılık’ ve ‘sürekli tüketim’ vurgusu; ‘israf ’ öğretisinde oluşabilecek değer kaybıyla, kullanıcının önceki dinî bilgisiyle çelişik bir alışkanlık edinmesine neden olabilecektir. Yahut sosyal medya aracılığıyla ibadetleri görünür kılmak, yapılan iyilikleri (çocuklara yardım ve okul yaptırmak) twitter gibi mecralarla bilinmesini sağlamak, Hz. Muhammed’in “sağ elinin verdiğini sol elin görmeyeceği kadar gizli vermek” öğretisiyle çelişmektedir. (İmam Buhari, Sahihi Buhari, çev., Beşir Eryarsoy, Sh: 36, İst./ 2010)
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.