06 Kasım 2025
  • İstanbul17°C
  • Ankara14°C
  • İzmir16°C
  • Konya13°C
  • Sakarya16°C
  • Şanlıurfa20°C
  • Trabzon15°C
  • Gaziantep20°C

MUSTAFA DURDU'DAN: TÜRKİYE BU OYUNA GELMEMELİ !

  Nesnel olarak değerlendirdiğimiz zaman aylardır Türkiye’nin gündemini meşgul eden Çözüm Süreci denen olayda çok büyük hataların yapıldığını rahatça görebiliriz.

Mustafa Durdu'dan: Türkiye Bu Oyuna Gelmemeli !

Çünkü devlet hâlâ İslâm’ı birinci tehdit olarak algılıyor. İslâm Dünyası Dergisi’ni çıkaran, “küreselhaber.net”  Genel Yayın Yönetmeni Osman Akyıldız, Suriye direnişini savunduğu ve evinde İslâmî kitaplar bulundurduğu için hapse atıldı. Hâlihazırda hapishane’de çile dolduran pek çok Müslüman var. Bunların suçu (!) da Asr-ı Saadet zihniyetine malik olmalarından başka bir şey değil. 28 Şubat Darbecileri tarafından Müslüman olduğu için mahkûm edilen Salih Mirzabeyoğlu ve daha niceleri hâlâ zulüm altında.

Devlet, PKK terör örgütü ile barışıyor, eyleme bulaşmayanlarını affediyor ama hapishanelerdeki Müslümanları hâlâ tehdit olarak algılıyor. Üstüne üstlük, KCK/PKK/BDP’li Kürtleri Müslüman Kürtlerin temsilcisi olarak atıyorOysa şimdiye kadar PKK/BDP zihniyetine karşı olan ve çoğunluğu teşkil eden Kürtler Ak Parti’ye oy veriyordu. Hükümet kendi ayağına kurşun sıkıyor.

Oysa yapılacak olan iş gayet basitti. Terör sorununu ayrıca değerlendirip gerekli faaliyetleri yapmak ve sonrasında İslâm Milleti konsepti etrafında birliği sağlamak en kestirme yol idi. Hükümet buna yanaşmadı, yanaşamadı; zira İslâm mefkûresi hâlâ tehdit olarak algılanıyor.

Hükümetin Suriye konusundaki politikasının da pek yakında değişmesi muhtemeldir. Çünkü NATO, olası bir operasyon için beklerken İsrail ile barışan Türkiye, sınırlarını daha kontrollü hâle getirerek muhaliflerin iman derecelerini tahlil edebilir.

ABD’nin bugün terör örgütü olarak kabul ettiği Küresel Cihadcılar konusunda Türkiye’den beklentileri var. Bu beklentiler, olası yardımın dağıtımından sınırların kontrol edilmesine kadar bir dizi icraatı bünyesinde barındırıyor.

NATO ve BM Küresel Cihadcıların yönetimi alacak seviyeye geldikleri an Suriye çıkarmasını yapacaklardır. Şöyle de diyebiliriz, NATO ve BM tıpkı Libya’da olduğu gibi seküler İslâmcıları desteklemeye karar verdiği anda Suriye işgalini başlatacaklardır. Tunus’taki Sosyal Demokrat devrim Batı’yı memnun etmiştir. Suriye’de de aynısını öngörmektedir. Böylece Mücahidler saf dışı edilmeye çalışılacak ve Türkiye üzerine düşen görev kapsamında çetelesini tuttuğu Mücahidleri derdest etme eğilimine gidecektir.

Şurası unutulmamalıdır ki terör sorununun çözümü Çözüm Süreci ile başarıya ulaştığı anda mücadelenin yönü değişecek ve sıra Suriye sınırındaki mevcut kısmî kolaylıkların ambargo edilmesine veya seküler İslâmcıların lehine bazı girişimlerin başlatılmasına gelecektir. Bu da NATO işgali veya BM despotluğu ile senkronize bir şekilde yapılacaktır.

Türkiye’de yaşayan herkes, gerçek çözümün İslâm Milleti anlayışında olduğunu biliyor, fakat kimisi İslâm’a olan kökten düşmanlıklarından kimisi kökten laikçiliklerinden kimisi de atalet veya menfaatlerinden buna yanaşmıyor.

Oysa, Türkiye’de İslâm Milleti kavramı yeninden neşvünema bulduğu anda Suriye politikası da hakiki mânâsına kavuşacaktır. Bu ise Batı İttifakı için risk teşkil eder. Haçlı Bloku olaylara geniş perspektiften ve uzun vadeli bakmayı iyi biliyor. Türkiye’nin kısa vadeli düşünme kodları Batı için bir avantaja dönüştürülüyor. PKK ile barışıp onu legalleştirmek ve Suriye’deki Marksist yapılanma olan PYD/YPG oluşumuna hareket alanı saptamak, Batı Bloku’nun planlarından sadece birini teşkil ediyor. Batı İttifakı gayet iyi biliyor ki özellikle Türkiye’deki Müslüman Kürtler bu oyunda engel teşkil ediyor ve bunlar, gelecekte Orta Doğu’daki Kürtler arasında İslâmî yapılanmaların önünü açabileceği ihtimalini doğuruyor. Bu da Haçlı İttifakı’nın İslâm muhalifi Kürtler için çizdiği rotayı bozabilir.

Müslüman Kürtlerin başını çektiği Peygamber Sevdalıları Platformu’nun pek çok ilde toplantılar düzenlemeleri ve bu toplantılara milyonlarca Müslüman’ın iştirak etmesi Batı Bloku ve onların direktiflerini emir telakki eden yapıları rahatsız etmiş olacak ki Diyarbakır Bağlar Belediyesi ve İskenderun Belediyesi bu tür bir toplantıya izin vermiyor.

Batı, Kürtler konusundaki planlarında en çok Türkiye üzerinde duruyor. Zira Irak ve Suriye’deki Kürtlerde İslâmî oluşumlar etkisizdir. Dolayısıyla oralarda Batı’yı zorlayacak her hangi bir durum söz konusu olmaz. Onlar için asıl sıkıntılı alan Türkiye’deki Kürtlerdir. Çünkü Türkiye Kürtlerinin çoğu din eksenli düşünmeyi bünyelerine işlemişlerdir. İşte Batı’nın PKK ile barışma siyasetinden beklediği en büyük şey bunun üzerinde şekilleniyor.

Türkiye’de seksen küsur yıldır Batı İttifakı adına çalışan derin güçlerin görünen kısımlarının yargılandığı mahkemeyi basanların yaygaraları, Batı’ya olan düşmanlıklarından değil onların dostluklarını kaybetmiş olmanın verdiği ıztıraptan ileri geliyor. Batı’nın uzanacak eli onlar için her zaman muteberdir. Hasretle o günleri bekliyorlar. Elbette NATO onları büsbütün unutmuş değil. Hâlihazırda uygulama alanında olan planlar olgunlaştığı anda onlara da yeni görevler verilecek. Bu planın son aşaması olacak. Yani kısaca söylemek gerekirse zıt kutuplarda gibi görünenler, Batı Bloku’nun gözünde aynı amaca hizmet eden figürandan başka bir şey değil. Bu arada Aydınlık ve Ulusal Kanal’ın çaktırmadan örgüte verdiği direktifler de kimsenin gözünden kaçmıyor.

Sözün özü olarak şunu söyleyebiliriz ki gerek Çözüm Süreci gerek Ergenekon olayı gerekse devletin Suriye politikası, birbirinden bağımsız değil, tam aksine birbirini tetikleyen veya birbirinin doğal sonucu olan katmerlenmiş büyük bir planın parçalarıdır

 

10.04.2013 Habervaktim

 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.