03 Mayıs 2024
  • İstanbul18°C
  • Ankara13°C

MUSTAFA KASADAR: SÜLEYMAN ARİF EMRE VE SİYASİ MÜCADELESİ

Mustafa Kasadar: Süleyman Arif Emre ve siyasi mücadelesi

24 Temmuz 2019 Çarşamba 13:17

Türkiye’de siyasetin düzmece bir şekilde sağ-sol diye çok keskin hatlarla ikiye ayrıldığı, Müslümanların sadece oy deposu olarak görüldüğü, dini hayatı yaşamak isteyenler üzerinde CHP döneminin katı din karşıtı uygulamalarının saldığı korkularının henüz dağılmadığı bir dönemde inanan insanların masonların attığı kementten kurtularak kendi adlarına siyaset yapmaları gerektiği fikrine ilk uyananlardan birisi de merhum ve mağfur Süleyman Arif Emre’dir.

1944 yılında yani CHP zulmünün zirvede olduğu bir dönemde Hukuk Fakültesi’ni bitiriyor. Çeşitli devlet kurumlarında çalıştıktan sonra 1949 yılında avukatlık yapmaya karar veriyor. İşte bundan sonra kendisini siyasetin içinde buluyor.

Siyasette 35 Yıl adlı eserinin girişinde Neden Siyaset başlığıyla siyasete girişini şöyle anlatıyor: 

“Avukat olma fikrimi arkadaşlarımdan önce Osman Yüksel Serdengeçti’ye açtım.  ‘Geç hey Arif! Avukatlık yapamazsın, içine kapanık mahcup bir delikanlısın, sana kim dava verir’ dedi. Ben de: ‘Osman! Sadece senin aleyhine açılan ceza davalarına baksam bana yeter de artar’ dedim. İtiraz etmedi. Çünkü o zaman Serdengeçti Mecmuası çıkıyor ve adeta kapışılıyordu. Ama her sayısına birkaç dava açılıyor ve dostumuz tutuklanıyor ve hapse atılıyordu.

Avukat olduktan sonra kendimi siyasetin içinde buldum desem mübalağa etmiş olmam. Çünkü Serdengeçti’nin davaları, Milliyetçiler Derneği ve Millet Partisi’ni kapatma için açılan davalar, Malatya’da Hüseyin Üzmez ve arkadaşlarının A.E. Yalman’a kurşun sıkması üzerine açılan dava derken zaten siyasi mücadelenin odak noktasına düştük.

Ayrıca her insanın inandığı davanın ve sistemin gerçekleşmesi için millet ve memleketine karşı yapmaya mükellef olduğu kaçınılmaz hizmetleri vardır. Siyasi aksiyon bu hizmetlerin başında gelir… Bir cemiyette işlerin iyi gitmesi için inanılır, güvenilir ve dürüst insanların yönetimin içinde ve başında olması gerekir. Böyle olmazsa işler ehliyetsizlere, liyakatsizlere ve devlet imkânlarını şahsi menfaatleri uğrunda istismar edenlere, milleti ve ülkeyi sömürenlere kalır ve işin içinden çıkılmaz. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) bir hadisi işlerinin sırrı tecelli eder: ‘İşler ehil olmayanlara verilirse kıyameti bekleyin.’

Devamı: https://www.milligazete.com.tr/makale/2918191/mustafa-kasadar/suleyman-arif-emre-ve-siyasi-mucadelesi

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.