19 Mayıs 2024
  • İstanbul14°C
  • Ankara14°C

MUSTAFA KUTLU, ARAMIZA KİM GİRDİ

Belki de bu sebeple eski eğitim sistemi bir hocanın rahle-i tedrisinden geçmeyi temel alıyordu.

Mustafa Kutlu, Aramıza Kim Girdi

07 Mayıs 2018 Pazartesi 14:17

Hocanın dizi dibine oturan talebe sadece onun aktardığı bilgileri öğrenmekle kalmaz. Sesinden, yüzünden, hareketlerinden çok şey kapar. Yüzü ne zaman aydınlanıyor, ne zaman bulutlanıyor; gözleri ne zaman ışıldıyor, ne zaman kararıyor; hangi mesele, hangi kişi hakkında ne söylüyorsa hali, tavrı hangi işaretleri barındırıyor? Oturması, kalkması, şefkati, öfkesi, yemesi, içmesi kısacası bir hoca olarak koyduğu, yaşadığı ölçüler nedir? Ne zaman susuyor, ne zaman gülüyor? Gülünce nasıl gülüyor? Başka insanlara nasıl davranıyor; dünyaya, eşyaya, tabiata nasıl bakıyor?

Hoca karşısında talebe bir yandan bilgi edinirken bir yandan irfan, edeb, terbiye, görgü öğrenir. Hikmet ve âhenge âşina olur. Bu usta ile çırak arasında da böyledir. Usul, erkân, tavır, eda, şive, kısacası ahlak, bu eğitim sisteminin temelini teşkil eder.

Bu sebeple kitaptan öğrenmekle hocadan talim etmek (meşk etmek) çok farklıdır. Yazı bu iletişimin bir alt basamağıdır. Onda dahi türlü mânalar gizlidir.

Bir kimsenin yazısına bakarak karakter tahlilleri yapılıyor; o kişinin o andaki ruh hali tesbit ediliyor.

Mektup bu açıdan çok önemli bir iletişim vasıtası idi. Bir mani şöyle der:

“Değirmen üstü şakşak

Küsülüysek barışak

Aramızda dağlar var

Mektup ile konuşak”

Devamı: http://www.izdiham.com/mustafa-kutlu-aramiza-kim-girdi/

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.