09 Kasım 2025
  • İstanbul21°C
  • Ankara21°C
  • İzmir23°C
  • Konya19°C
  • Sakarya24°C
  • Şanlıurfa27°C
  • Trabzon18°C
  • Gaziantep25°C

MUSTAFA KUTLU'DAN: BAHARAT

Her gün önünden geçtiğim bir çarşıdır "Çemberlitaş Baharatçılar Çarşısı". Çorlulu Ali Paşa Medresesi ile Atik Ali Paşa Camii arasında uzanır. Saymadım ama galiba yirmi dükkân vardır. Osmanlı'dan kalma bir çarşı.

Mustafa Kutlu'dan: Baharat

Özal dönemi bir yandan Türkiye'yi dışarıya açarken, ihracata yöneltirken; bir yandan da ranta, faize, paradan para kazanmaya yöneltti. Üretimi artırarak istikrar içinde büyümeyi bir yana bırakıp, kısa yoldan "köşeyi dönmek" hedef haline geldi. Bu hedefe yürüyenlerin başlıca kaynağı "devleti soymak", "hayali ihracatı" "hazine arazisi" ne konmak oldu.

Her hükümet kendi zenginlerini yaratır. Özal bu açıdan zeki, iş bitirici, cesur bir liderdi. Dünyayı, Türkiye'yi tanıyor, iktisadı biliyordu. Döneminde zaten muhalefet yasaklanmıştı. Boş sahada top koşturdu, boş kaleye goller attı. Epeyce alkışlandı.

Ardından gelen hükümetler paylaşımda uzlaşamadı. Kim nerede bir fırsat yakalıyorsa kulpuna yapışıyordu. Ülke tam bir kaosa yuvarlandı ve kriz patladı.

Türkiye tarihi, insan potansiyeli, kaynakları, tecrübesi ile yabana atılacak bir ülke değildir. Çok badireler atlatmıştır. Uçurumun kenarından döndü. Ancak bu son otuz yıl Cumhuriyet tarihimizin belki de en çok ders alınacak dönemi olmuştur. İstikrarı yakalayan Ak Parti hükumetleri esasen Özal politikalarını devam ettirmekle beraber, yorgandan bir metre dışarı fırlamış ayakları yeniden yorganın altına çekmeye çalıştılar.

En büyük dayanakları vesayet değil millet olmuştu. Milletlerin maneviyatında, kalbinde bir yer bulup yeniden güven duygusunu uyandırdılar. Ama artık hayat tarzı değişmişti. Ak Parti bu değişimi benimsedi. Hatta "değişim"i bir slogan olarak kullandı.

Asrın başındaki "İslamcılar"ın formülünü tatbik sahasına koydular: "Batının ilim ve fennini alacağız, ancak İslam ahlak ve geleneğine bağlı kalacağız".

Bu "safiyane" bir tezdir. Modern batının teknolojik medeniyetinde aracın kendisi amaçtır. Siz televizyonu alırsanız onun ahlakı da beraber gelir. Onu kendinize uydurmaya kalkarsanız ortada televizyon kalmaz, ona resimli radyo denir. Kapitalist ekonomi tüketim olmadan yürümez. Azla yetinmek, kanaat ve şükür beraberinde sabır kapitalizme uymaz. Türkiye şimdi bu uyumsuzluğu yaşıyor. "Dindar zenginler" etrafında oluşan tartışmanın temelinde bu var.

Biz dönelim "Baharatçılar Çarşısı"na. Bu çarşı kadimden gelen hayat tarzının hem doktoru, hem eczacısı, hem gıda mühendisidir.

Ahşap ev, nohut oda-bakla sofa, soba üstünde ıhlamur demliği, tarçın kokusu "eski dünya"nın simgelerindendir. Eski dünya baharatı seviyor, ona inanıyordu. Onlar yerini rezidanslara, psikologlara, eczanelere, hastanelere bırakmıştır. Baharatçının ilacı uzun yıllar "kocakarı ilacı" olarak horlandığı için çekiciliğini kaybetmiş, şüphe ile karşılanmıştır. Bakmayın siz son zamanlarda televizyonlarda boy gösteren bazı "şifacı" profesörlere. Onların ottan, kökten mamül reçetelerine. (Modadır bunlar, tıpkı mistisizmin moda oluşu gibi) Bu şuna benzer: Yaz yaklaşınca televizyonlarda zayıflama formülleri artar. Diyetlerin biri gider, biri gelir. Bazı gıdalar âdeta sihirli formül olur. Meselâ geçen yıl "nar" bu şöhreti yakalamıştı. Bir bardak nar suyu beş liraya çıktı. Nar suyundan yapılan bir karışımla vücudu zindeleştiren sauna masajını televizyonda gözlerimle gördüm. Bu yıl nar gitti. Yarın başka şey gelir. Tüketim kültürü böyledir. Bunu besleyen milyonla unsur ve insan vardır. Biri moda olur, bir mevsim dayanır, sonra başka biri boy gösterir. Baharat asırlar boyu hakimiyetini, kıymetini sürdürdü. Öyle ki, Hindistan'dan çıkıp Avrupa'ya ulaşan önemli iki yoldan birinin adı "Baharat yolu" idi. Ancak modern teknolojik medeniyet bu baharatlardan elde ettiği sayısız faydayı sanki yeni bir şey gibi paketleyip sunuyor bize.

AVM ler satıyor bu paketleri. Bu arada yeme-içme alışkanlığımızın, damak tadımızın değiştiğini de söylememiz gerekir. Baharatçı dükkânları bir bir kapanıyor. Ne yapalım "Kış geldi firak açmadadır sinede yâre". Gidenlerin ardından bakakalmak beyhude.

30.11.2011 Yeni Şafak

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.