- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
08 Kasım 2025- İstanbul16°C▼
- Ankara15°C
- İzmir16°C
- Konya14°C
- Sakarya15°C
- Şanlıurfa21°C
- Trabzon17°C
- Gaziantep17°C
MUSTAFA KUTLU'DAN: GÖRKEMLİ YAYINLAR
Yayın dünyamız yeterli okur bulamadığından güdük kalmıştır. Belki bu yüzden bu alana ciddi sermaye girmemiş, ciddi yatırım yapılmamıştır.

Kaliteli, emek mahsulü kitaplar da basılıyor demiştik. Bunlardan bana ulaşanlar içinde sadece ikisini zikredeyim.
Birincisi Zeytinburnu Belediyesi'nin yayımladığı, Bayram Ali Kaya'nın hazırladığı "Tekke kapısı-Yenikapı Mevlevîhânesi'nin İnsanları."
Aziz dostum Ekrem Işın ile Kanal 7 televiz-yonu için "İstanbul Tekkeleri" programını çe-kerken Yenikapı Mevlevîhânesi üzerinde çok durmuştuk. Galiba dört bölüm sekiz saat.
Mevlevîliğin bu en büyük tekke binası en son Mimar Kemalettin eli ile vücut bulmuş, harika bir mimarî mirastır. Ünlü bestekârlarımız burada yetişmiştir.
Biz çekim yaparken bina ve çevresi harap halde idi. Sonra bir yangında şeyh dairesi ve içindeki tekke levazımatı yandı.
Semahâne ise altmışlı yılların başında yanmış, sadece temelleri kalmıştı.
Bu kültür mirasımızın muhteşem eserini restore eden, tüm ünitelerini yenileyen, semahâneyi ayağa kaldırıp yeniden kullanılır hale getiren, isabetli bir seçimle binayı bir üniversiteye emanet eden tüm yetkililere, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Tarih şuuru budur, tarihe sahip çıkmak budur. İkinci eser Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yayımlanan Prof. Bilal Kemikli'nin editörlüğünde hazırlanan "Bursa-Ulucami" adlı eserdir. Emeği geçenlerden Cenab-ı Hak razı olsun. Yayın dünyamız bu gibi masraflı eserlerin altından kalkacak güçte değildir.
Bir başka kitap "Bir Meşk Melekesi-Hat Karalamaları" adlı eser. Kitap Küçükçekmece Belediyesi Cennet Kültür ve Sanat Merkezi Sergi Salonu'nda düzenlenen ve aynı adı taşıyan serginin kataloğudur. Serginin küratörü Erkan Doğanay'dır.
Kataloğun başında Ferit Edgü'nün bir yazısı yer alıyor. Hat sanatına yaklaşımının büyük bölümüne katıldığım Edgü'nün bu yazısından birkaç alıntı yapmak istiyorum:
"Hat sanatını bir resim sanatı olarak görmemek gerekir. Böylesi bir yakıştırmaya gereksinme duymayacak kadar kendine özgü değerleri olan bir sanattır hat.
Hat sanatının ne eski ne de çağdaş resim sanatıyla ne uzak ne de yakın bir benzerliği vardır. Ne Batı'nın klasik ve modern resim sanatının ne Uzak-Doğu'nun Çin ve Japon re-simlerinin ne de İslam minyatürlerinin hat sanatıyla bir benzerliği bir yakınlığı bir ortak noktası vardır. Hat yapısı gereği doğa ile karşı karşıya gelmez. Doğa ile bir alış-verişi yoktur onun... Hat sanatı saf bir plastik sanat olarak belirir... Hat sanatı resimden çok müzik sanatına yakındır. Sanatsal gerçeğinin ve varlığının dışında neyi "ifade" eder bir harf ya da aynı harfin yinelenmesi? Hiçbir şeyi. Ama aynı zamanda sanatına ait (yetenekleri ölçüsünde) her şeyi... Do sesinin hiçbir anlamı olmadığı gibi, vav harfinin de hiçbir anlamı (Hurufiliğin dışında)."
Edgü "karalamalar" için "alıştırma" dışında bir şey söylemiyor.
Bense "do" sesi ile bir "çiçek"i karşılaştırıyorum. Her ikisini de anlamlı buluyorum. (bunların anlamı "Kainat Kitabı"ında kayıtlıdır.) Bu sebeple tek harfin sürekli tekrarını "zikrullah" sayıyorum.
Karalamalar, öteki levhalar gibi yazıya oturmadan abdest alan her hattatın zikridir. Yazı ise duadır.
"Elif" için mânasız diyebilir miyiz?
"Meşk" serginin adında geçiyor. Meşkin ne olduğunu bilenler (kalp ile), onun aşk ile ilişkisini de bilir. Malumdur kimi musiki ile aşka gelir, kimi sema ile, kimi de hat ile.
06.06.2012 Yeni Şafak- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.