- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
09 Kasım 2025- İstanbul21°C▼
- Ankara16°C
- İzmir20°C
- Konya18°C
- Sakarya21°C
- Şanlıurfa25°C
- Trabzon18°C
- Gaziantep22°C
MUSTAFA KUTLU'DAN: KARACA AHMEDNÂME
Hekim, tıp tarihçisi, hattat, müzehhip ve ressam olan Drd. Prof. Dr. Ahmet Süheyl Ünver (İstanbul 1898-1986) yakın devir kültür hayatımızın önemli simalarından biridir. Hakkında önemli ve hacimli bir eser yayımladı: Prof. Dr.

Resimler ve tezhiplerin bir kısmı Tıp Tarihi Enstitüsü'nde bir kısmı da ailesindedir". Uzun ömrünün hemen her anını, okumak, yazmak, çizmek, not almakla geçiren Ünver, geleneksel hayatımızın, şehirlerimizin, edebiyatımızın, mimari eserlerimizin sayılamayacak kadar çok kültür unsurunun kaydını almış, resmini yapmış, bir nevi tek kişilik yazma kütüphane kurmuştur. Bu kütüphane henüz tam olarak elden geçmemiş, çok az bir kısmı yayımlanmıştır. Karaca Ahmednâme onun defterlerinden biridir. Kitap özenle hazırlanmış, iyi kağıda basılmıştır. Sadece makale isimlerinin o kadar büyük punto ile verilmesini yadırgadık.
Karaca Ahmed önemli bir mezarlıktır. Bu açıdan kitabı hazırlayanlara ve basımı gerçekleştiren Üsküdar Belediyesi'ne teşekkür ediyoruz.
Eserin sonundaki yazılar arasında biri de şudur ki bize eski mezarlıklarımızda kullanılan ölümle ilgili şiirleri, kelam-ı kibarları aktarıyor: "İstanbul halkının ölüm karşısındaki duyguları. Yeni Türk mecmuası. Nu:68. S.312-321)."
Burada aynı yazıdan bazı örnekleri nakledeceğiz.
Ziyaretten murat heman duadır
Bugün bana ise yarın sanadır
*
Bu fânide hiç bulamadım rahatı
İhtiyar ettim anın için rıhleti
*
Hastalandım bulamadım derdime derman
Yok bu dünyanın vefası hani Süleyman
*
Bu cihan bağına geldim bir mürüvvet göremedim
Derdime derman aradım bir ilacın bulamadım
*
Ey felek kaddin bükülsün nâmurad ettin beni
Bir murada ermiş iken târumâr ettin beni
*
Ah ile zar kılarak gençliğime doymadım
Çün ecel peymânesi dolmuş muradım almadım
Hasrete fâni cihanda-i ömür sürmedim
Firkate takdir bu imiş ta ezelden bilmedim
*
Meskenim dağlar başı sahraya hâcet kalmadı
İçtim ecel şerbetini Lokman'a hâcet kalmadı
Nikâhım kıyıldı tezevvüç olmadı icra
Nagihan bir derde düştüm vereme bulmadı çare
Arkasında tez ermişti câm-ı ecel
Murada ermek değil mümkün ne hikmettir bu dünyada
Garibin halini hanımım ağlasın yansın
On yedi yaşında deyu mezarım iftihar etsin
*
Niyazım benim budur Bari Hüdâ'dan
Unutmasın dostlar beni duadan
*
Ne hekim kâr etti bana
Ne buldum derdime derman
Emr-i Hak böyle imiş
Yerini buldu ferman
*
Bir kuş idim uçtum yuvadan
Ecel beni ayırdı anadan babadan
Unutmasınlar beni hayır duadan
Bir çocuğunu kaybeden ailesi mezar taşına şu dramatik ve zarif ibareyi yazdırmış:
"Ey toprak üzerine pek de sıklet-bahş olma. Zira o senin üzerine çok az basmıştır".
Şu son beyti tekrar ediniz. Ne kadar ince-zarif-duygulu. Üçüncü sayısını çıkaran İtibar Tlf: (0212 544 24 61) dergisinde bu sayı neredeyse bütün şiirler güzel. Böyle bir sayı bir daha çıkar mı bilemiyorum. Şairlerini tebrik ediyorum, hepsinin gözlerinden öpüyorum.
07.12.2011 Yeni Şafak
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.