- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
09 Kasım 2025- İstanbul18°C▼
- Ankara14°C
- İzmir17°C
- Konya12°C
- Sakarya15°C
- Şanlıurfa19°C
- Trabzon15°C
- Gaziantep17°C
MUSTAFA KUTLU'DAN: KAYIP ÇOCUK - 1
Yaşayıp geçtiğimiz yüzyılın son elli yılında geçmiş zamanlara kıyasen yepyeni bir "çocukluk" vücut bulmuştur desek abartmış olur muyuz? Buna yaşı ellinin üzerinde olanlar torunlarına bakarak karar verebilirler.

Asırların oluşturduğu şehirlerin en temel unsuru eriyip bitti. Oysa o, öncelikle bir "güvenlik alanı" olarak vücut bulmuştu. İnsanoğlunun hayatta en fazla ihtiyaç duyduğu "güven duygusu"na cevap veriyor, onu sağlıyordu.
Mahallenin adı, sakinlerinin özellikleri sebebi ile lakabı, girişi-çıkışı, camisi, okulu, kahvesi, berberi, bakkalı, imamı, öğretmeni, delisi, kabadayısı, takımı, bahçesi, çeşmesi, sineması, komşuluğu, sevgisi, saygısı, dayanışması, hatta "gül"ü dahi bulunmaktadır. Çocuklar bu atmosfer içinde yetişir, kimlik ve kişilik sahibi olur. Mahalle'nin yıkımından sonra türeyen kimliksiz ve kişiliksizler çocuklarına "sakın mahalle çocuklarına yanaşmayın" uyarısında bulunmuşlardır. Mahallenin asırlık isimleri, şöhretleri, güzellikleri olan sokakları vardır (Bazı illerde buna dahi dayanamayıp sokaklara numara verilmiştir).
Sokak mahallenin daha mahrem bir birimidir. Sokak sakinleri bir aile gibidir.
Modern mimarların bir hedefi olmuştur: Sokağı öldürmek. İşte o zaman özlenen modern şehir kurulacak, modern mimari kendini gösterecek, modern hayat gerçekleşecektir. Ve nitekim oldu da. İnsanlar önce apartmanlara, sonra dairelere, sonra fert fert odalara (kızın odası, oğlanın odası, çocuk odası vb.) kaçtılar (Kaçış devam ediyor. Yaşı yirmiyi bulan gençler ayrı bir ev tutup orada yaşamaya özeniyor. Bu özenti hayatımızı biçimlendiren ABD tarzı yaşam biçiminden kaynaklanıyor). Cemaat dağıldı, birey (güya) oluştu, bireycilik (kendini sev) boy gösterdi (Avrupa ülkelerinde tatile çıkan çiftler çocuklarını yanlarına almak istemiyor, onları kreşlere bırakıyorlarmış). Sokağın sahibi artık otomobillerdir. Servisler, kamyonlar, tramvaylar, hızlı trenler, TIR'lar vesairedir. Sokak tekin değildir yani. Tekin olmayan bir mekâna çocuk salınır mı? Anne-baba çocuğa sürekli "sokak çocukları" ile oynama tenbihinde bulundular. Önceleri bunlar kapıcıların, fakir ailelerin çocukları idi. Sonra evi barkı terkedip, tiner çekerek gerçek sokak çocuğu oldular.
"Sokak çocuğu" denilen hadisenin tâ dibinde mahallenin yıkımı, sokağın ölümü yatmaktadır. Şimdi bunlara kim sahip çıkacak deniyor. Eskiden yetimlik, fakirlik, kimsesizlik yüzünden ortada kalan çocukları zengin olsun fakir olsun bir aile yanına alır; ona bakar bir sanat sahibi yapar, hatta kendi eliyle evlendirirdi.
Masal gibi geliyor şimdi, değil mi (Devam edeceğiz).
20.07.2011 Yeni Şafak
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.