- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
09 Kasım 2025- İstanbul21°C▼
- Ankara21°C
- İzmir23°C
- Konya19°C
- Sakarya24°C
- Şanlıurfa27°C
- Trabzon18°C
- Gaziantep25°C
MUSTAFA KUTLU'DAN: "MODERN ÖYKÜ KURAMI"
Necip Tosun hem hikâye yazan, hem hikâye üzerine düşünen-yazan bir yazar. Yazılarının çoğu bir yandan hikâye yazarlarının eserlerini değerlendirip eleştirirken, bir yandan da işin teorisine değinir.

Modern Öykü Kuramı tüm başlıkları önceden belirlenip tasarlanmış yazılardan oluştuğu için sistematik bir karakter taşıyor. Bütün yazılar bu kitap için yazıldı. Baştan sona bilinçle, bir bütünlüğe doğru gidildi. Öte yandan Hayat ve Öykü kitabımızdan alınan ve küçük bir hacmi oluşturan kimi yazılar, bu çalışmada farklı bir biçime dönüştü. Bu da doğal. Çünkü bazı yazılar, odağı aynı kalmakla birlikte, zamanla yeni görüşlerle zenginleşip genişleyebiliyor. Bu yazılar da farklı okumalarla birlikte yeni bir çehre kazandılar.
Öykü, her dönemde, hayatın akışı, anlamı ve ritmi üzerine söz alır. Bulunduğu coğrafyanın dili, gerçekliği ve koşulları içerisinde değişmez duyguları, o çağın, o anlayışın verileriyle yeniden, yeniden üretir. Çünkü amacı, deneyimi aktarmak ve hayatı, gerçekliği sorgulamaktır. Öykü, insanlığın çalkantılarla akıp giden varoluşsal macerasındaki dönüm noktalarını, kırılma anlarını kayda geçirmek ve bu anlara ilişkin doğru sorular sormak, karanlık yönlerine ışık olmak ister. Amacı her dönemde hayatın gizine ilişkin kalıcı fotoğraflar çekmektir. Bu süreçte dinleyenin/okurun karşısına yeni bir dil, yeni bir söylem ve giderek yeni bir gerçeklikle çıkar. Bu anlamda öykü, tarihsel süreç içerisinde sürekli kendini yeniler ve çağının dilini konuşur. Kalıcı öyküler, gerçeğin "yeni dili"ni bulan metinlerdir. Hikâye anlatıcısının vakanüvisten farkı tam da budur: çıplak gerçeği aşıp hakikati geleceğe taşımak. Böylece gerçeğin binbir yüzü açık edilirken, yanlış bilinen olgular bir hikâyeyle düzeltilir, yerli yerine konur. Öykü, sadece geçmişin birikimlerini aktarmakla kalmaz, geleceğe ilişkin olarak da söz alır. Bu anlamda öykülerin işlevi, her durumda hayata ilişkin bir tavır almak ona müdahale etmek olmuştur. Öyküler de, hayata ilişkin yeni bir ruh aktarır. Bu "yeni bir hayat" teklifidir. Bunu da yeni bir ses ve biçimle gerçekleştirir. Her yeni ses de elbette kendi edasını, biçemini, rengini yaratır.
Umarız bu kitap hikâye anlatıcılarının seslerine yankı olur."
Eser Hece Yayınları arasında çıktı. (Kasım 2011. 360 Sf.)
Yazımıza son verirken aslında basit, ama bazılarının anlamakta zorlandıkları bir meseleye de açıklık getirmek için bir kaynak vermek istiyorum.
Hikâye-öykü ayrımı için, merak edenler Hece dergisinin "Türk Öykücülüğü Özel Sayısı"nda yer alan, M. Kayahan Özgül'ün yetkin incelemesini okuyabilirler.
23.11.2011 Yeni Şafak- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.