- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
06 Kasım 2025- İstanbul17°C▼
- Ankara14°C
- İzmir16°C
- Konya13°C
- Sakarya16°C
- Şanlıurfa20°C
- Trabzon15°C
- Gaziantep20°C
MUSTAFA MİYASOĞLU'NDAN: CAHİT ZARİFOĞLU VE ŞİİRLERİ
Cahit Zarifoğlu’nun yıllardır toplu olarak Şiirler adıyla yayınlanan dört şiir kitabının yayınlandığını görünce, hem sevindim, hem de 45 yıl önce sık sık görüştüğümüz günleri hatırladım.

Cahit Zarifoğlu’nun yıllardır toplu olarak Şiirler adıyla yayınlanan dört şiir kitabının yayınlandığını görünce, hem sevindim, hem de 45 yıl önce sık sık görüştüğümüz günleri hatırladım. O günlerde Cahit Zarifoğlu ile Cumartesi günleri Eminönü’ndeki bir Vakıf hanında karşılaşıyor, bizim gibi edebiyatla uğraşan gençlerin onunla tanışıp görüşmesini isteyen Ahmet Semiz ağabeyin bürosunda konuşuyorduk. Çünkü o, İşaret Çocukları adlı ilk şiir kitabını oluşturan şiirleri daktilo ediyor, ben de onun olmadığı saatlerde daktilo öğreniyordum.
1967 yılında İstanbul’a gelmiş, üniversite okumaya çalışıyordum. Derslere devam ederken, bir yandan da lise yıllarında başladığım şiir ve yazı çalışmalarımı sürdürmeye, bunları dergi ve gazete edebiyat sayfalarında yayınlamaya çalışıyordum. Yazılar neyse de şiirlerimi daktilo etmek istiyordum, ama onun da sekreter olarak çalıştığı gazetede yazarken daktilom oldu.
Cahit Zarifoğlu’nun bir süre çalıştığı Bâbıâli’de Sabah gazetesinin kültür sanat servisinde sekreterlik yaptığı halde, o dönemde gazetenin düzenlediği Büyük Edebiyat Yarışması’nda jüri üyesi bile olmamıştı. Çünkü edebiyat sayfasını düzenleyen Hüseyin Rahmi Yananlı dışında onun şair olduğunu bilen yoktu. Özellikle de iş yerinde sanat konularının konuşulmasını istemiyor, kendisini şair kimliğiyle tanıtacak sözlerimden rahatsız oluyordu. O yüzden de daha çok mesai saatlerinin sonuna doğru yanına gidiyor, dışarıda konuşuyorduk.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.