- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
MUSTAFA ÖZCAN'DAN: AHMAKEYN!
‘Veliyyi sefih iki ahmağı güdüyor.’ Bu ibare esrarengiz ve bulmaca gibi. Aslında anlam katmanlarından oluştuğundan böyle. ‘Veliyyi sefih’ aslında Tahran’da bulunan yeni Fatimi üssünün başını temsil ediyor.

Bugün yaşadıklarımız bu kutsal olmayan ortaklığın bir sonucudur. Mr. Moron lakaplı geri zekalı Walker Bush Irak’ta kendisi gibi aklı kıt Maliki’yi halkın başına sardı. Maliki’nin budala ve aptal olduğu herkese malum oldu. En son ahmakeyni güdenler de bunun farkına vardılar ama iş işten geçti ve manevra alanları kalmadı. Irak ve Suriye’nin king’s maker’i yani kral atayıcısı veya atayanı olarak nitelendirilen Kasım Süleymani kendi adamları veya Irak’taki memurları Maliki için şu nitelendirmede bulunuyor ‘the man’s an idiot (http://www.theguardian.com/world/2014/jun/19/how-nouri-al-maliki-fell-out-favour-with-us-iraq). Aptalın teki olduğunu söylüyor. Mezhepçilik kıt aklını da başından almış. Ahmakeyn’in iki ayağından birisi o. Öteki de zaten müseccel marka ahmak şık katil Beşşar. Bu durumda veliyi sefihe bu ahmakları gütmek kalıyor. Humeyni’nin yaptığı gibi besiçleri (Sistani-Maliki ise Arapçasıyla mutatavviun’u) Sünnilerin üzerine salıyor. Mezhep savaşlarına yakıt olarak sürüyor. Bununla birlikte foyaları ortaya çıkmasın diye yalana sarılıyorlar. Skandallarını yalanın üzerine yalan katarak örtmeye çalışıyorlar. Veliyyi sefih Hamaney Sünni kitleleri uyuşturmak için tatlı sözlere başvuruyor. İslam dünyasında Şiilerle Sünniler arasında bir farkın olmadığını söylüyor ve kabahati iki tarafın da iyiliğini istemeyen Siyonistlere yüklüyor. Elbette onların günahı kendilerine. Lakin İran devriminin getirdiği yıkım Siyonizmin getirdiği yıkımı aşmıştır. Şii-Sünni beraberliği ise en azından Sünnilere bakan yüzüyle bir kandırmacadır. Ahmet Katip çizgisine gelirlerle Şiilerle Sünniler arasında fark kalmaz. Lakin onu da görüşlerinden dolayı dışladılar, aforoz ettiler. Herkesin inancı kendisine. Bununla birlikte asıl sorun yalana, kandırmaca ve takiyyeye açık olan yöntemde. Hangi sözlerine inanacağımızı bilmediğimizden eylemlerine bakıyoruz. Eylemleri de ortada.
•
Veliyyi sefihin inandırıcı olmayan ikinci sözü ise Obama yönetiminden Irak’ın içişlerine karışmamasını istemesi. Burada da kaypaklık var. Amerikalılara telkinleri iyi. Üstelik bunu hem Türkiye hem de Suudi Arabistan da istiyor. Riyad’ın istediği ikinci husus İran’ın Irak’ın içişlerine burnunu sokmaktan vazgeçmesidir. İkinci olarak, hem Maliki hem de Ruhani Amerikan müdahalesini istemiştir. Peki şimdi veliyi sefih niye çark ediyor? Bunun nedeni Amerikan taleplerinin uygun gelmemesidir. Obama ekibi IŞİD güçlerini bombalama karşılığında iki şey istiyor. İran’ın Irak’ın içişlerine mesafeli durması daha doğrusu mezhepçilik konusunda yapıcı olması. Mezhepçilik kışkırtmasından uzak kalmasıdır. Maliki’den istediği de, ‘testiyi kıranla dolduran bir olmaz’ meseli gereği yanlışlarıyla artık devrinin tamamlandığını idrak etmesi ve çekilmesi. Bununla birlikte Maliki ve adamları IŞİD üzerinden kendisine bir komplo kurulduğuna inanıyor. Doğru, ortada bir komplo var ama bu komplo bizzat kendisinin ve İranlı ortaklarının eseridir. Veliyyi sefih büyük şeytandan ‘Allah rızası için’ son bir hizmet olarak Sünnilere ait mevzileri bombalaması ve 2003’te olduğu gibi ortalığı dümdüz etmesini istiyor. Onları dizlerinin üzerine çökertmesini istiyor. Olmayınca ‘erkeklik bizde kalsın’ anlayışıyla aklına Amerikalıların Irak’tan ırak durmaları meselesi düştü.
İslam dünyası günümüzde iki iç musibetle karşı karşıya. Bunlardan birisi mezar yıkıcıları diğeri de tabir caizse mezar tapıcıları. İki taraf da mezarlar üzerinden birbirlerini kışkırtıyorlar. İran ise yayılmacı ve zemin kazanma siyasetini Osmanlı döneminde olduğu gibi atabat-ı mukaddese veya türbe siyasetine bağlıyor. Keşke böyle bir türbeleri diyar-ı küfürde olsa da onun vesilesiyle İslam topraklarını küffarın elinden kurtarsalar! Birinci Şah Abbas döneminde Bağdat’a girdiklerinde ilk yaptıkları iş İmam-ı A’zam’ın ve Abdulkadir Geylani’nin kabrini tahrip etmek olmuştur. Şimdi de başımıza türbe düşkünü kesildiler. İkinci ahmakları Esat ordusu da Humus’ta Halid-i İbni Velid türbesine ve benzerlerine Safevilerin aynısını yaptı. Şimdi Seyyidetü Zeynep Türbesi ve benzerleri üzerinden durumdan vazife çıkartıyorlar. IŞİD ise Vehhabilerin yolundan giderek Rakka’da Veysel Karani’nin türbesini yıktı. İslam dünyası olarak, tarihin hortlakları üzerinden aklın son sınırlarında dolaşıyoruz. Gözü dönmüşler karşısında Osmanlı’ya ihtiyaç daha da artıyor. Kimi temsil ediyorsa; Sistani gibiler gözlerini kırpmadan safderun kitleleri ölüm tarlalarına gönderiyor. Yeni Safevi şevketini kırmadan İslam dünyasına huzur yok. Veliyyi sefih düzeninden raşit halifeler düzenine geçmeden denge ve sağduyu avdet etmeyecektir.
24.06.2014 Habervaktim.com
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.