- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
05 Kasım 2025- İstanbul15°C▼
- Ankara4°C
- İzmir14°C
- Konya5°C
- Sakarya15°C
- Şanlıurfa14°C
- Trabzon16°C
- Gaziantep11°C
MUSTAFA ÖZCAN'DAN: BATİNİLİK PARALEL BİR DİNİ ANLAYIŞTIR
Batinilik mugalâta ve kandırmaca üzerine kuruludur. Kısaca insanlardan akıllarını bağlamalarını ve bir masum ve gizli imama teslim etmelerini ve bağlanmalarını istemektedir.

Batinilik mugalâta ve kandırmaca üzerine kuruludur. Kısaca insanlardan akıllarını bağlamalarını ve bir masum ve gizli imama teslim etmelerini ve bağlanmalarını istemektedir. Anlattıkları hem kolay hem de gizemli olduğundan dolayı bir ara cazibe odağı haline gelmiştir. Yeni Batiniye imamı olma yolundakiler de aynı yoldan yürüyorlar ve insanları hilaf ve ihtilaftan kurtaracaklarını vehmediyorlar. Kendi gözlükleriyle bakanlar için dünyanın esenlik diyarı olacağını ve gülizar haline geleceğini tasavvur ediyorlar. Dünya kaynayan bir kazandır. İnsanoğluna cennetten inerken `birbirinize düşman olarak inin’ denmiştir. “Derken, şeytan ayaklarını oradan kaydırdı. Onları içinde bulundukları konumdan çıkardı. Bunun üzerine biz de, `Birbirinize düşman olarak inin. Sizin için yeryüzünde belli bir süre barınak ve yararlanma vardır’ dedik…” (Bakara: 36) Yine Bakara Suresi’nde iki ayet sonra bu defa insanlığa şöyle hitap edilmektedir: “Biz onlara: -Hepiniz cennetten inin! Benden size bir hidayet (Peygamber ve kitap) gelince, biliniz ki, benim bu hidayetime tâbi ve bağlı olanlar için asla korku yoktur ve onlar mahzun da olmazlar, dedik…” Bu anlamda Cenab-ı Hak Tevrat’ı hidayet ve nur rehberi olarak tasvir etmiştir. Gönderilen diğer kitaplar da öyledir. Yine Peygamberimizle alakalı olarak, `Resulünü hidayet ve hak din ile gönderen o’dur’ diye tebcil etmektedir. Peygamberlerden geriye kitapları kalmıştır. Batinilere göre imamları kalmıştır. Hatta Hazreti İsa kitapla gelmesine rağmen şeriatta Musa Aleyhisselamın şeriatına tabi olmuştur.
***
Şiiler ve Batiniler ise kitabın yetmediğine ve bunun tılsımlarını sökmek ve çözmek için mutlaka yanılmaz imamlar gönderilmesi gerektiğine inanmaktadır. Bunu Allah’a vacip makamında görmektedirler. Şiilikte imamet doktrini budur. Batiniler bunu daha ileriye götürerek gizli imam üzerinden şeriatı ve dini tatil etmişlerdir. Bir anlamda bunlar batini muattıladır. Gazali gibi âlimler de bunlara karşı çıkmış ve meydan okumuşlardır. Hasan Sabbah yazmış olduğu kitabında ilahi bilgilere ulaşmak için `sadık bir muallim’e ihtiyaç olduğunu ifade eder. Burada muhbiri sadığın yerine sadık-ı muallim almıştır. Dolayısıyla Batinilikte peygamberler ile imamlar birbirinin devamıdır ve geçişlidir. Bazı batini sufiler de velayet nübüvvetten üstün tutmuştur. Aynı yola çıkarlar. Dr. Faruk Sancar `Nübüvvet ve velayet merkezli kelam-tasavvuf tartışmaları’ kitabında bu meseleyi ele almıştır (Sarkaç Yayınları). Kimi batini sufiler de velayetin nübüvvetten üstün olduğuna inanmışlardır. Şiilerin genel temayülü de imamların peygamberlerden üstün olduklarına dairdir. Bu nedenle onlara da masumiyet atfederler. Bu bir batinileşme eğilimidir. Hasan Sabbah’a göre, avamın yolu rey ve hevaya tabi olmaktır. Selefiler esere ve nassa tabi iken Talimiye veya Batiniye imama ve masum imama tabidir. Hasan Sabbah’a göre, hak ve batıl tayfanın özelliklerinden bir diğeri de vahdet ve kesrettir. Masum imama tabi olan birliği ve beraberliği yakalarken rey ve heva peşinden koşanlar kesret bataklığına saplanırlar. Bu vadide batarlar ve hayatlarından lezzet alamazlar. Vahdet masum imamın talim ve telkiniyle sağlanırken kesretin yolu da rey ve görüşten geçer.
***
Hasan Sabbah her kademede masum muallime ihtiyacı ispatlamaya çalışmakta ve kalkışmaktadır. Tevhidin ancak nübüvvetle ve nübüvvetin de imametle kaim olduğu tezini yayar. Böylece masum imamın dışındaki bütün yolların hakka kapalı olduğu iddiasını işler. Hasan Sabbah avamın ilahiyat meselelerinden uzak tutulmasını yeğlemektedir. Gözlerinin bağlanması için zihinlerinin bağlanması gerekmektedir. Aksi takdirde, gözü açılacak olan avamın imamlardan kopması mukadderdir. Bundan dolayı Batiniliğin iki zahiri alametinden birisi avamın cehaleti ve buna mukabil din adamlarının zenginliğidir. Cehalete gark olmuş kitleleri doldurmak ve onları kör alet olarak kullanmak kolaydır. Bundan dolayı Haşim Agacari merci-i taklit veya yaşayan müçtehit üzerinden din adamlarına perestiş edilmesinin halkı ve mukallitleri maymuna çevirdiğini söylemektedir. Ali Şeriati, İran ve İslam kitabında İran’da halkın küçük bir ulema kesimi ile büyük bir avam kitlesi şeklinde ikiye ayrıldığı tespitini yapar (S: 195–196, Fecr Yayınları). Şii âlimler fildişi kulesinde iken avam taklit bataklığındadır. Geçmişte İran’da halk mollalar veya ulema üzerinden dindarlığını muhafaza ederken devrimle birlikte ulema ile avam arasındaki son halkanın da kopmasıyla halk dindarlıktan uzaklaşmıştır. Güvenli sığınağını kaybetmiştir. İçtimaiyattan sonra siyasi alana da egemen olan ve bu alanda tekel kuran din adamı sınıfı nedeniyle taban tavandan kopmuştur. İran’da `İslam devrimine’ rağmen dindarlığın gerilemesinin temel nedeni azınlık âlimler ile çoğunluk halk arasındaki güvenin zedelenmesidir. İran halkı dini ilimler mollaların tekelinde olduğundan dinden başka her alanda kültürlüdür. Batinilik biraz da gnostiktir ve bundan dolayı kuraldan ziyade işarata açıktır. Türkiye’de dedeler kurumu da masum imam veya gaip imam doktrininin bir uzantısı olup aynı zamanda Talimiye gibi gnostik bir yapıya dayanmaktadır. Batinilik tarih boyunca paralel bir dini anlayıştır.
25.01.2014 Milli Gazete
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.