- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
09 Kasım 2025- İstanbul14°C▼
- Ankara6°C
- İzmir16°C
- Konya6°C
- Sakarya12°C
- Şanlıurfa15°C
- Trabzon17°C
- Gaziantep11°C
MUSTAFA ÖZCAN'DAN: BÜYÜK YALANDAN BÜYÜK SAVAŞA
Dünya büyük yalandan büyük savaşa mı savruluyor? Kur'an ifadesiyle Yahudiler savaş çıkarmaya meyyaldirler. Ne zaman savaş ateşini yaksalar ve tamtamlarını çalsalar Allah onların savaş kıvılcımlarını söndürmektedir.

En azından Haaretz gazetesi böyle yazıyor (By conjuring the Holocaust, Netanyahu brought Israel closer to war with Iran ). Son sıralarda Holokost meselesi İtalya'da tartışma konusu olmuş ve İngiliz asıllı papaz Richard Williamson gaz odaları fikrinin hurafe olduğunu söylemiş ve bu yüzden gıyabında Roma'da yargılanmış ve Garaudy gibi mahkum olmuştur. Williamson toplama kamplarında ve savaş şartlarında iddia edildiği gibi 6 milyon değil 300 bin Yahudi öldürüldüğünü savunmaktadır. Garaudy, İngiliz revizyonist tarihçi David Irving gibiler aynı rakamı telaffuz etmekteler. Öldürülen Yahudilerin sayısı çeyrek milyon ile 300 bin arasındadır ve bunlar da sanıldığı gibi göz odalarında falan yakılmamıştır. Bu görüşlerinden dolayı David Irving de Viyana'da yargılanmıştır. Ermeni iddialarının üzerinden Türkiye'nin başına da benzeri bir tarih çuvalı geçirmek istemektedirler.
İsrail ise bu yalanı tepe tepe kullanıyor. En son kullanma sırası da Netanyahu da. Nejad hem İsrail'i haritadan silmekten bahsetmiş hem de Holokost'u reddetmişti. Şimdi Netanyahu durumdan vazife çıkarmaya çalışıyor. Netanyahu İran'ı Nazi Almanya'sı ve nükleer tesislerini ise ölüm kamplarıyla kıyaslamıştır. Kendisinin Beyaz Saray ziyaretini de Yahudi toplumunun umutsuz bir biçimde Amerikan Başkanı Franklin Roosevelt'den Auschwitz kampını bombalamasını istemelerine benzetmiştir. Yahudi toplumunun Auschwitz'i bombalama isteklerine mukabil Netanyahu da Obama'dan Natanz gibi İran nükleer tesislerini bombalamasını istemektedir. Ve söz konusu benzetmesiyle bu iltiması nafile bir girişim olarak nitelendirmektedir. Kendilerinin sabırla diplomasiye fırsat tanıdıklarını ve yine sabırla yaptırımlara fırsat tanıdıklarını lakin daha fazla bekleyemeyeceklerini ve İsrail'in haritadan silinme tehdidi altında yaşayamayacağını ilan etmiştir. 1981 yılında aynı gerekçe ile Menahem Begin Irak'ın nükleer tesislerini vurmuştu. Saldırı için bahane üretiyor ve Nazilerin Auschwitz'de Yahudileri mahvettiği gibi İran'ın da nükleer silahlar ve füzelerle Tel Aviv'i yıkacağını ve yakacağını ileri sürüyor. Lakin Washington Netanyahu'dan böyle yakıcı ve yıkıcı üsluptan uzak durmasını istiyor. Zira, İran'a Netanyahu gözlüğüyle bakmıyor. Holokost meselesi değil, stratejik bir mesele olarak görüyor. Bununla birlikte ABD de, Hürmüz Boğazını kapatmasını ve nükleer silahlar edinmesini casus belli yani savaş nedeni olarak görüyor. Haaretz gazetesi Netanyahu'yu şöyle tanımlıyor: As a poor man's Churchill. Churchill'in avaresi! Bilindiği gibi ikinci Dünya Savaşı'nı da Churchill, çığırtkanlığıyla çıkarmıştı. Büyük yalanlar büyük savaşlardan çıkar ama büyük savaşçılar büyük yalancılar arasından çıkar mı? İşte bu tartışılır.
09.03.2012 Milli Gazete- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.