06 Kasım 2025
  • İstanbul15°C
  • Ankara6°C
  • İzmir15°C
  • Konya11°C
  • Sakarya12°C
  • Şanlıurfa14°C
  • Trabzon15°C
  • Gaziantep13°C

MUSTAFA ÖZCAN'DAN: DARBENİN ANLAMI!

Mısır’daki Abdulfettah Sisi darbesinin muhakkak ki birçok nedeni var. Birçok gerekçesi ve bahanesi de olabilir. Bu bahanelerden birkaçı bildik şeyler.

Mustafa Özcan'dan: Darbenin anlamı!

*

Adeta Dubai Polis Şefi Dahi Halfan gibi konuşan Sadettin İbrahim, 25 Ocak devriminden sonra Müslüman Kardeşlerin ittifaklar ve pazarlıklar üzerinden devrimi kaçırdığını söylemişti. Bu hususta geçmişte de Yusuf Karadavi’yi Tahrir konuşması nedeniyle devrimi kaçırmakla suçlamıştı. Mübarek’le olan husumetinden dolayı gitmesi konusunda ABD nezdinde kulis ve ikna faaliyetlerinde bulunan Sadettin İbrahim, Mübarek gittikten sonra da İslami kesimlerin baş düşmanı kesilmiş ve onların devrimi çaldıklarını ileri sürmüştür. 

Bu defa da oklarının hedefi İslamcılar olmuştur. İslamcıların devrimi nasıl kaçırdıklarını ise izah edememiştir. Tam tersine oy tabanının düşüklüğü nedeniyle başkanlık seçimlerine girmeye cesaret bile edemeyen kafadarı Muhammed Baradey tankların üzerinden paraşütle cumhurbaşkanlığı yardımcılığına inmiştir. Dış ve iç güçler hiçbir tabanı olmayan Baradey’i Hişam Kandil yerine geçirmek istemişler ve Mürsi’ye dayatmışlar lakin baskıları sonuç vermemiştir. İbrahim, Sisi’nin halkın sokaklara inmesi yönündeki çağrısına da destek vermiş ve İslamcıların ezilmesini istemiştir. 

*

Sisi ‘terörle savaş’ adı altında Müslüman Kardeşlere yönelik olarak savaş kararı almıştır. Çok ilginçtir, sandık sonuçlarını geçersiz sayan Sisi sokak gösterilerine bel bağlamış ve lehte gösterileri meşruiyet çizgisi olarak görmüştür. Nasır gibilerin devrim meşruiyeti dedikleri bir şey vardı. Hukuksuzluklarını böyle kamufle etmek istemişlerdi. Şimdi ise darbeciler meşruiyetlerini sokaktan almaya çalışıyorlar. Lakin mesele karşı sokak olunca, onlara meşruiyet imkanı tanımıyorlar. Onlar yıkıcı, bölücü ve anarşist ve terörist tarafı temsil ediyorlar. 

Hilafet meselesine ABD zaviyesinden bakılacak olursa, ABD Müslümanların beynelmilel düzeyde kenetlenmesini istememektedir. Bunu hilafet veya ümmetçilik olarak yaftalamakta ve damgalamaktadır. Tam da bu noktada Mısır darbe zaferini kutlamak üzere ABD’ye giden BAE Dışişleri Bakanı Abdullah Bin Zayd Al-i Nahyan Kerry ile görüşerek onunla Siyasal İslam’ın ne kadar bela ve veba olduğunu düşüncesini paylaşmıştır. Siyasal İslam’ı temsil eden akımların başkalarının içişlerine karıştıklarını ileri sürmüştür. Bu mesele hem Mısır’daki darbeciler tarafından hem de BAE tarafından dile getirilmiştir. BAE Müslüman Kardeşler mensuplarını yargılarken bunların BAE ilkelerine ters düştüğünü ve yabancı ülkelerle irtibat ve bağlantıya geçtiklerini ileri sürmüştür. Yargılama bu itham üzerinden gerçekleştirilmiştir. Mısır’daki darbeciler de Mürsi’yi yabancı ülkelerle haberleşmek ve temasa geçmekle suçluyorlar. Bir liderin tabii vazifesi bu değil midir? Yoksa memur oldukları halde darbeciler kendilerini cumhurbaşkanından daha mı yetkili ve yasal görüyorlar? Kim kimi suçluyor? Güç ellerinde olduğundan suçlama yaparken fazla özene gerek duymuyorlar. Önemli olan hukukun gücü değil gücün hukukudur. Mürsi hukukun gücünü temsil ediyordu. Gücün hukukunu temsil edenler ise onu darbe yoluyla alaşağı etmişlerdir. Demek ki Sadettin İbrahim’e göre, darbeyle birlikte siyasal İslam ve hilafet meselesi bertaraf edilmiş veya uzaklaştırılmış oldu. İslamcılara geçmiş olsun!

 

29.07.2013 Milli Gazete

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.