08 Kasım 2025
  • İstanbul18°C
  • Ankara18°C
  • İzmir19°C
  • Konya17°C
  • Sakarya16°C
  • Şanlıurfa24°C
  • Trabzon18°C
  • Gaziantep21°C

MUSTAFA ÖZCAN'DAN: ESKİ HÂL MUHAL

Dilimizde 'eski hâl muhal ya yeni hâl ya izmihlâl' diye bir deyim var. Esasında bu deyim bize Arapça'dan geçme. Bu deyim veya ifade bizde Bediüzzaman'la birlikte anılmaktadır.

Mustafa Özcan'dan: Eski hâl muhal

Günümüzde de tarih yeni bir devran halindedir ve bundan dolayı da akışı hızlanmıştır. Daha doğrusu Soğuk Savaş'ın son günlerinde Afganistan işgali, İran Devrimi tarihin debisini hızlandırmıştır. Ardından Soğuk Savaş'ın bitimi ve 1990'lı yıllar, tarihin setlerini ve bentlerini yıktığı ve tufana dönüştüğü yıllardı. 11 Eylül ile birlikte akış yeniden hızlandı. 1991 yılı ABD'nin tek kutuplu dünya düzenini kurduğu yıl oldu. Lakin Bush altın yumurtlayan tavuğu açgözlülükten dolayı kesmeye kalkıştı ve ABD'nin tek kutupluluğu çok kısa sürdü. Belki bir on yıl belki de daha iyimser bir tahminle yirmi yıl.  1991-2001 ve 2011 yılları arası.  İslami kesimler ise özellikle 11 Eylül sonrasında bitkisel hayata girmiş durumdaydı. Mübarek'in bugün yattığı yerlerde onlar yatıyordu. Lakin felek veya devran dönüyor ve nehir yatağı gibi önündeki çer ve çöpleri tasfiye ediyor. Peygamberimiz ahir zamanda Müslümanların etkisiz ve selin önünde çer çöp misali olacaklarını söylemiştir. Çer-çöp olma hali aktör olamamalarından kinayedir. Müslümanlar aktör değil de faktör veya malzeme olacaklardır. Bu geçtiğimiz döneme atıftır.

Lakin Allah imhal etse yani mühlet verse de ihmal etmeyeceği gibi tarih de Fukuyama'nın büyük konuşmasında iddia ettiği gibi kimsenin lehinde durmaz. Akışkanlığını kaybetmez. Sadece dikkatsiz gözler öyle zanneder. Tarih kimsenin aleyhinde veya lehinde değildir. O ancak Allah'ın bir eri ve askeridir. Allah ihmal etmediği gibi tarih de yerinde donmaz daima hareket halindedir. Bundan dolayı eski hâl muhaldir. Bundan dolayı Mübarek'in hapse attıkları şimdi sarayında ve sarayındakiler hapistedir. Devran sadece Mübarek'ler aleyhinde değil aynı zamanda İsrail aleyhinde de işlemektedir. Vakti saati ve vakti merhunu geldiğinde o da devr-i sabık olmak zorundadır. Ürdün'de yayınlanan es Sebil gazetesinden Kazım Ayiş "Dönüyoruz... biz dönüyoruz" başlıklı yazısında bu meseleye temas etmiş ve Mübarek'lerin tahtı ve taçlarının sallanması ve yıkılmasından sonra sıranın İsrail'e geleceğini söylemektedir. İslami kesimlerin son on yıl içinde iç ve dış darbeler karşısında nefesleri kesilmişti. Adeta komaya ve bitkisel hayata girmişlerdi. Moğollar 13'üncü yüzyılda İslam dünyasını yerle bir etmişler ve tarihçiler 'İslam'ın kıyameti koptu' demişlerdi. Bir veya iki yüz yıl sonra ise Müslümanların karşı darbeleri ve savletleri karşısında dünyanın nefesi kesilmişti. Karşıtları için tarihin sonu gelmişti. Devran böyle bir şey. Tarihin kimseye vefası yoktur. Kazım Ayiş bu yeni devranda Oslo ve Vadi Araba ve Camp David süreçlerinin yerle bir olacaklarını ve tamamının tarihe karışacaklarını ifade etmektedir. Heybetinden ve mehabetinden dolayı nehrin akışını fark edemeyenler ayaklarının altından zeminlerinin kaydığını görünce tarihin hareketini idrak edeceklerdir. Tarih kimseye iltimas geçmez.

29.06.2012 Milli Gazete
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.