MUSTAFA ÖZCAN'DAN: İSRAİL'İN SURİYE DENKLEMİ

İsrail Suriye rejiminin beka umudunu kaybetti bundan dolayı yeni arayışlar içinde. Bunu da en iyi ifade eden Ehud Barak'ın CNN'e konuşması olmuştur. Kartları yanan Suriye'deki rejimin değişiminin kaçınılmaz olduğunu gören İsrail manevra yapıyor. Bunun yerine Münir Şefik'in dediği gibi Suriye rejimini yeniden üretmek istiyor. Tek kelime ile rejim gitsin, yapısı aynen kalsın ve muhafaza edilsin diyor. Yani İsrail karşısında işlevini ve Golan'daki tutumunu aynen sürdürsün istiyor.

CNN'e konuşma yapan Barak, Esad ve yakınındaki bazı sorumluların Ali Abdullah Salih gibi gitmesini ve rejiminin yapısının korunmasını istiyor. Her halukarda rejimin bittiğini ve defin işleminin kaldığını ifade etmektedir. Ve krizin çözümünde kendince Rusya'nın rolünün önemine dikkat çekmektedir. NATO, ABD, Rusya ve Türkiye'nin süreci hızlandırmak ve parçası olmak için ellerinden geleni yapmaları gerektiğini savunmuştur. Dolayısıyla Suriye'yi İslami bir rejime kaptırmamak için İsrail telaşa kapılmış ve bu nedenle kontrollü bir değişimi savunmaktadır. Yemen'deki gibi rejimin tepesindeki üç beş ismin değişmesini ve altyapının aynen korunmasını talep ediyor. İsim de veriyor. Beşşar'ın yakın ekibi ve takımı ülkeyi terk ederken Irak'taki gibi partinin dağıtılmasını (Baassızlaştırma politikası) öünne geçilsin. Parti, istihbarat ve ordu aynen korunsun. (http://www.aljazeera.net/news/pages/050c9c3b-26b1-4cc9-99cb-8af5b4da686b). Mısır'da ordunun ve istihbaratın Mübarek olmadan da nelere kadir olduğunu gördüler. Neticede, Suriye rejimi için radikal olan İsrail için de radikaldir.

Ehud Barak'ın CNN'de yaptığı konuşmasından anlaşıldığı kadarıyla, İsrail Suriye rejiminin bekasından umudunu kesmiş vaziyette. Şimdi düşüş şekli ve onun yerini alacak yeni rejim üzerine odaklanmış görünüyor. Bir biçimde yeni rejimin eski rejimin devamı olması üzerinde hassasiyetle duruyor. Değişimi idare eden ve yönlendiren veya oyuncu ülkeler kombinasyonunda Batı, Rusya ve Türkiye'yi sayıyor. Belki Türkiye'yi mevkii gereği sayıyor. Elbette Rusya ile Batı blokunun yeni rejim tasavvuruyla kendi tasavvuru arasında pek fark olmadığını düşünüyor olmalı. Baassızlaştırmanın olmaması ve rejimin yapısının korunması İslami eksenli hareketlere ve başta Müslüman Kardeşlere geçit vermeme anlamına geliyor. Bu hususta İsrail, Batı ve Rusya'nın kendisi gibi düşündüğünü hesaba katıyor. Sherkoh Abbas adlı Suriyeli muhalif Kürt ise Suriye'de Müslüman Kardeşlerin iktidara gelmesi halinde bunun İsrail ve Batı'ya düşmanca bir rejim anlamına geleceğini ileri sürmüş ve Şii hilaline de Müslüman Kardeşler tehlikesine karşı da en iyi çözümün ve panzehirin Suriye'nin bölünmesinin olduğunu söylemiş ve bu hususta İsrail'in yardımını talep etmiştir (http://www.jpost.com/ MiddleEast/ Article. aspx?id=270149 ). Herkes kendi hesabının peşinde. Koyun can kasap veya kasaplar ise et derdinde.