- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
05 Kasım 2025- İstanbul16°C▼
- Ankara5°C
- İzmir15°C
- Konya8°C
- Sakarya15°C
- Şanlıurfa14°C
- Trabzon15°C
- Gaziantep12°C
MUSTAFA ÖZCAN'DAN: MUTEZİLE’DEN MODERNİZME
Mutezile ile ikinci dalga modernizm veya Mutezile’ye özenti çığırını birbirinden ayırmamız lazım. Birinci dalganın kompleksle pek alakası yoktur. Zira İslamiyet Yunan düşüncesiyle karşılaştığında muzaffer mevkidedir.

*
Muhammed Abduh, Mısır’da ve Paris’te Batı ile temasla birlikte Batı fikriyatından etkilenmiş ve bu etkilenme özünü ve istikametini de şekillendirmiştir. Bu anlamda Rıfaa Rafi et Tahtavi’nin çocuklarından birisidir. Tahtavi 1826 yılında Paris’e gönderilmiş ve burada 5 yıl kalmıştır. Ondan yarım asır sonra Paris’e giden (1884) Muhammed Abduh da burada Cemaleddin Afgani ile birlikte Urvetü’l Vuska dergisini çıkarmıştır. Lord Cromer dostu Muhammed Abduh için şunları söyler: “Dostumun doğrusu agnostik olup olmamasından ciddi bir biçimde şüpheliyim…” Lord Cromer ayrıca Mısır’la ilgi hatıratında şunları söyler:
“Şarklı aydınlanmacılar garplı aydınlanmacıları fersah ferah geçmiş bulunuyorlar.” Lord Cromer’e göre, Batılı aydınlanmacılar toplumlarının ahlaki kriterlerine bağlıdırlar. Onlar zamanla ve demlenerek aydınlanmacı olmuşlardır. Şarklılar ise taklit suretiyle olduklarından boyunlarındaki bütün bağlarını ve iplerini koparmışlardır. Bediüzzaman’ın dediği gibi, Müslüman’ın bozulması insani türevin son bozulması halidir ve ıslahı kabil değildir. Süt gibi değil yağ gibidir ve bir daha ondan istifade edilmez.
*
Muhammed Abduh, 1905 tarihinde vefat eder ve devlet töreniyle gömülür. Ölümünden sonra hakkında ilk biyografisini yazanlardan olan (1933) Mark Sedgwick, Muhammed Abduh’un gerçek İslam’ı ihya diye bir derdinin olmadığını ve onun derdinin Mısır’da karşılaştıkları güncel problemleri hâl yolunda İslam ile Batı düşüncesi arasında sentez kurmak olduğunu ifade etmiştir. Bu anlamda Mark Sedgwick’in tasviri veya tanımı Hayrettin Karaman Hoca’nın Gerçek İslam’da Birlik kitabının başlığını tekzip eder niteliktedir. Kısaca Muhammed Abduh bir mustağrip bir aydınlanmacıdır. Bazen kendisine tarihten; Zemahşeri’nin tefsirinde, bazen de başka kaynaklarda kök aramıştır. Abduh ekolü çizgi tutturamamıştır. Maziden kendisine kök aramış ve güncelin de her türlüsüne merak salmıştır. Bu açıdan Cemaleddin Afgani ve kendisini Bahailere atfedenler olduğu gibi masonlukları ise herkesin malumu olmuştur. Selefilikleri ise başka bir bahistir. Selefilikleri sadece gelenekle hesaplaşma zeminindedir. Cemil Meriç’in Afgani ile ilgili bir tespiti vardır. Şehirlerin ve ülkelerin onu paylaşamadığını söyler. Muhammed Abduh ise fikirleri paylaşamaz. Eklektik anlayışını bir yere oturtmak mümkün değildir. Adem-i merkezi bir fikriyat içindedir. Risaletü’t Tevhid’de kendini Maturidi sayar. Lakin onu İbni Rüşd’e nispet edenler de çoktur. Mucizeleri tevilde ve tefsir anlayışında Zemahşeri ve Mutezile’den etkilendiği bir gerçektir. Kalan tarafıyla da selefi olsa gerek. Kısaca eklektik bir anlayışı temsil etmektedir. Orijinal bir yönü yoktur. Durumdan vazife çıkarmıştır. Yayıncı Himarat Munyati, Muhammed Abduh’un Batı’da gezmekten hacca gitmeye fırsat bulamadığını söylemiştir. Mısır Müftüsü bulunduğu sırada İngilizler Hicaz’da kolera salgını olduğu gerekçesiyle o yıl haccı yasaklamak isterler. Muhammed Abduh’un dışındaki herkes buna karşı çıkar. Neticede o yıl hacca gidenler arasında koleradan dolayı ölüm vakaları yaşanır. Burada Muhammed Abduh’un haklılığı ile İngiliz yanlılığı birbirine karışmıştır.
15.02.2014 Milli Gazete
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.