- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
05 Kasım 2025- İstanbul16°C▼
- Ankara13°C
- İzmir18°C
- Konya13°C
- Sakarya17°C
- Şanlıurfa20°C
- Trabzon15°C
- Gaziantep17°C
MUSTAFA ÖZCAN'DAN: SURİYE’NİN KARA DELİKLERİ
Londra’da sürgünde yaşayan Müslüman Kardeşler Suriye kolunun sözcülerinden Züheyr Salim, Merkez eş Şark El Arabi (http://www.asharqalarabi.org.uk/default.aspx ) adıyla maruf bir internet sitesini işletiyor.

Ne zaman yıkılıp yere düştüysem
Terk edip de gitti ah dost bildiklerim.
*
Züheyr Salim Bey yeni veriler ışığında halka dayanmak ve askeri ve siyasi seçeneklerini gözden geçirmek ve yeniden yapılanmak zorunda olduklarını söylüyor. Dışarıya bel bağlamayı asgari seviyeye indirecek yeni bir yapılanmanın vakti geldiğine işaret ediyor. Bu kendi gücüne dayanarak var olmak anlamına geliyor. Fransız Cumhurbaşkanı Hollande veya Dışişleri Bakanı Fabius Mali politikalarıyla alakalı ibretamiz bir söz söylemiştir: Silahın yoksa politikan da yok! Züheyr Salim’den sonra Suriye Koalisyonunun Türkiye Temsilcisi Halit Hoca da bir programda (TRT et Türkiye Bila Hudut: 9 Ekim 2013 21 00 22 00) aynısını söyledi ve dışarıdan medet beklemektense halkın sinesine (hadinetü’ş şa’b) dönmenin ve onlardan destek almanın daha doğru bir yöntem olacağını söyledi.
Programda son günlerde yoğun olarak gündeme gelen cihatçı selefi grupları ve özellikle Nusre Cephesi ile Irak Şam İslam Devleti grupları arasındaki münasebet ve farklılığı anlattı. Nusre Cephesi’nin de benzeri düşüncede ve tekfirci olduğunu lakin yine de diğerine nazaran daha kuralcı ve daha ehven olduğunu ve Suriyeli yani yerli karakter taşıdığını ve halkla daha fazla bütünleştiğini söyledi. Bundan dolayı da son sıralarda Irak Şam İslam Devleti’ne bağlı unsurlar ona iltihak ediyorlar. Herkes gibi Halit Hoca da diğeri hakkında şaibeler dile getiriyor. Silah ve parayı kimden temin ettiklerinin belli olmadığını ifade ediyor. Kimileri, rejimin meşruiyet sağlamak için onları korkuluk olarak kullandığına inanıyor. 12 Eylül’den sonra Kenan Evren’in ‘irtica tehlikesi’ konusunda bir biçimde Cemaleddin Kaplan ve hareketini kanıt veya karine olarak kullanmaya çalışması gibi. Nitekim Hafız Esad’ın Savunma Bakanı Mustafa Tlass’ın oğullarından Firas Tlass Araplar arasında kısaltma ile DAİŞ olarak anılan bu grubun İran tarafından organize edildiğini ve Suriye’ye imaj çalışması için gönderildiğini ileri sürüyor. Hem de Irak Şam İslam Devleti gibi gruplar muhalifler arasında dâhili kavgaları ve iç çekişmeleri tetikliyor ve azdırıyorlar. Cezayir’de AIS ile GIA ilişkisinde olduğu gibi. Dolayısıyla rejimin yararına hizmet etmiş oluyor.
Tam bu noktada Halit Hoca Kaide’nin Suriye kolu olan Irak Şam İslam Devleti örgütüyle PKK’nın yerel uzantısı PYD’nin Suriye halkı için bir karabasan ve onun ötesinde de kara delik haline geldiklerini ifade ediyor. Bu iki örgütün de hem rejimle hem de halkla ve muhalefetle ilişkilerinin şaibeli olduğunu ifade ediyor. PYD’nin sınıra yakın bölgelerde katliamlar işleyerek halkın gözünden düştüğünü hatırlatıyor. PYD bir ayağıyla rejimle ilişkisini sürdürürken diğer ayağıyla da muhalefeti kolluyor ve hangisinin kefesi ağır basarsa onunla ilişkisini güçlendirmeyi ve ‘kim kazanırsa kazansın sonuçta benim müttefikim kazanacak’ yaklaşımını benimsediğini ifade ediyor. Firas Tlass kendisine Irak Şam İslam Devleti adını veren grubun aynı zamanda Seyyidetü Bişare Kilisesi’ni yıktığını ve bunların Suriye’de halkı birbirine düşürmeyi amaçladıklarını lakin gelecekte kurulacak sistemde kimsenin kılına halel getirmeyeceklerini vaat ediyor (http://www.inewsarabia.com/485/).
11.10.2013 Milli Gazete
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.