- Hakkımızda
 - TYB Ödülleri
 - Genç Yazarlar Kurultayı
 - Kitaplık
 - Ahlâk Şûrası
 - Yazar Okulu
 - Mehmet Âkif Ersoy
 - Türkçe Şûrası
 - Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
 - Yayınlar
 - Söyleşi
 - Şube Haberleri
 - Salgın Edebiyatı
 - Haberler
 - Şiir Şölenleri
 - Mesnevi Okumaları
 - Kültür & Sanat Haberleri
 - Kültür Kervanı
 - Kırklar Meclisi
 - Duyurular
 - Biyografiler
 
04 Kasım 2025- İstanbul19°C▼
 - Ankara17°C
 - İzmir20°C
 - Konya18°C
 - Sakarya19°C
 - Şanlıurfa24°C
 - Trabzon18°C
 - Gaziantep21°C
 
MUSTAFA ÖZCAN'DAN:AL-İ KUTUP
Geçmiş zamanda bazı aileler ve ocaklar hayırla birlikte yâd edilmişlerdir. Bunlar hayır odağı ve ocağı olmuşlardır. Bunlara ‘al’ denilmiştir. Al-i İbrahim, Al-i Davud, Al-i İmran.

Geçmiş zamanda bazı aileler ve ocaklar hayırla birlikte yâd edilmişlerdir. Bunlar hayır odağı ve ocağı olmuşlardır. Bunlara ‘al’
denilmiştir. Al-i İbrahim, Al-i Davud, Al-i İmran. Bunlardan bir kısmının siyasi kimlikleri varken diğer kısmının siyasi kimliği yoktur. Kur’an ifadesiyle Hazreti İbrahim ulu’l azm peygamberdir ve ulu’l azm peygamberler şeceresinin de ana gövdesidir. Musa, Muhammed ve İsa gibi peygamberler bu ulu şecerenin dalları mesabesindedir. Başka bir ifadeyle Hazreti İbrahim peygamberlerin ser çeşmesidir. Nuh’tan sonra ikinci büyük gövdedir. Al-i Davud peygamber ocağı olduğu gibi aynı zamanda saltanat ocağıdır. Kral Peygamber Süleyman ‘isami/otodidakt’ olan Davud’un (Aleyhimasselam) oğludur. Al-i Muhammed de Al-i İbrahim gibidir. Evliya ve esfiya ocağı olduğu gibi aynı zamanda Mehdi gibi cihangirlerin de dayandığı ulu ağaç ve soy kütüğüdür. Soysuzluk olan ebteriyeti değil, soyluluk ve sonsuzluk çeşmesi olan kevseriyeti temsil eder. Maddi olarak nesli kesik olmadığı gibi manevi olarak daima tefeyyüz eder. Bereketle çoğalır, taşar. Bazen de şecere-i tayyibenin karşılığında şecere-i mel’une vardır. Al-i Firavun aynı zamanda bir şer odağı ve ocağıdır. Bazı ocaklar da Al-i İmran gibi karmaşıktır hem siyasi hem de manevi ocağı temsil ederler. Ali İmran, Hz. Musa (a.s.) ile kardeşi Hz. Harun (a.s.)’un babaları İmrân’ın adına nispet edilen ailedir. Aynı zamanda Hz. Meryem’in babasının da adının İmrân olmasından dolayı İmrân ailesi denince hangisinin kastedildiği hakkında iki görüş ortaya çıkmıştır. Ayet-i Kerime’de bu konuda açıklık yoktur. “Allah, Âdem’i, Nuh’u, İbrahim ailesini ve İmrân ailesini (Âl-i İmrân’ı) birbirlerinin soyundan olarak âlemlerden üstün kılmıştır. Allah hakkıyla işiten ve her şeyi çok iyi bilendir.” (Âli İmrân, 3/33-34). Kur’an sıkça bazıları bazılarındandır diyerekten iyilerin ve iyiliğin geçişli olduğuna parmak basar.
- Geri
 - Ana Sayfa
 - Normal Görünüm
 - © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
 
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.