- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
07 Kasım 2025- İstanbul16°C▼
- Ankara11°C
- İzmir13°C
- Konya7°C
- Sakarya9°C
- Şanlıurfa17°C
- Trabzon15°C
- Gaziantep13°C
MUSTAFA ÖZÇELİK: SUFİ ŞİİR; İLAHİDİR, KAYNAĞI KUR-AN’DIR.
Edebiyat Mevsimi’nin üçüncü gününde Şiir ve Tasavvuf ilişkisi konuşuldu EDEBİYAT MEVSİMİ’NDE ŞİİR VE TASAVVUF Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi ile İBB Kültür ve Sosyal Daire Başkanlığı’nın bu yıl 4'üncüsünü düzenlediği İstanbul Edebiy

Konuşmasına Şeyh Galib’in sözleriyle başlayan Ali Ural, “Şiir ve Tasavvuf” hakkında şunları söyledi: ”Tanzimata kadar Türk şiirini tasavvuf mayaladı. Tanzimatın gelmesi demek batıyla ilişkilerimizin başlaması ve iç içe geçmesi demektir. Bununla ilişkili olarak, bu süreçten sonra edebiyatımızda bir düalizm hareketi başlamıştır. Şinasi’nin Paris’e gitmesiyle başlayan batılılaşma, Namık Kemal ve Ziya Paşa’nın onu takibiyle süren bir batılılaşma sürecidir. Servet-i Fünun da ise tasavvufi kavramların içi boşaltılmış ve çürüme hızlanmıştır. Fakat öyle bir mirasımız var ki edebiyatımızda uzun yıllar bu tasavvufun etkisi devam etti” şeklinde konuştu.
ARİFLER İÇİN ŞİİR ARAÇTIR
Şair Ahmet Murat Sufi ve Şiir konulu konuşmasında; “Arifler sohbet esnasında şiirlere çok fazla başvurmuşlardır. Ayet ve hadisten daha fazla şiirlere başvurmuşlardır. Buradaki amaç şiiri Ayet’ten üstün görmelerinden değil, şiirin bir nevi ayet ve hadisin tefsiri olmasındandır. Bana göre ârifler, şair değildir. Şair şiirini yapar. Yani şair yaptığı her şeyi fakında olarak yazar. Her şair şiir geleneğiyle vuruşarak şair olur. Kendi dilini bulması gerekir. Yeni şiir, geleneğe bağlı olmalı, önceki temsilciler bilinmeli fakat bunun yanında kendinde farklılıklar da barındırmalıdır. Şiir bir sanattır. İnsan tarafından icat edilen bir şeydir. Aşık, sufi literatürde yanan bir ağaca benzetilir.” dedi.
YUNUS EMRE HALK OZANI DEĞİLDİR
Mustafa Özçelik ise “Türk Şiirinde Yunus Sesleri” adlı konuşmasında; “Bu coğrafyada, Anadolu Kafkasya ve Rumeli olarak 700 yılı aşkın bir süredir Yunus Emre’yi okumaktan da dinlemekten de usanmadık. Bu coğrafyada bir Yunus olmasaydı İslam’ı anlama ve yaşama noktasında çok ciddi sıkıntılar yaşayabilirdik. Tasavvuf mensubu sufiler söylediklerine şiir demez, nutuk, nefes gibi adlarla anarlardı. Sufi şiirde en temel nitelik, yazılan değil söylenendir. Sufi şiir; ilahidir, kaynağı Kur-an’dır. Yunus Emre’den bahsederken bir şairden değil bir dervişten bahsediyoruz. Yunus’u halk ozanı olarak tarif edenleri gördüm. Bu bana son derece üzüntü verdi. Yunus gibi birine sadece halk ozanı demek onu tanımlamaya çok uzak bir yerdedir“ dedi.


- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.