- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
02 Kasım 2025- İstanbul15°C▼
- Ankara10°C
- İzmir18°C
- Konya11°C
- Sakarya15°C
- Şanlıurfa20°C
- Trabzon14°C
- Gaziantep18°C
MUSTAFA TEKİN'DEN: CUMHURA BİR BAŞKAN
Dün Tayyip Erdoğan’ın beklenen Cumhurbaşkanlığı adaylığının açıklanması ile seçim süreci hızlanmış ve resim daha da netleşmiş oldu.

MHP’nin Meral Akşener’i kendi adayı olarak razı ettiği, CHP’nin belki kendi içinden önemli isimleri çıkardığı bir zaman diliminde, ortak adaya yönelinmesi Türkiye siyasetinin özellikle dışarıdan yönetilme taleplerine dair temel belirtilerdir her şeyden önce. Tayyip Erdoğan karşıtlığının belirgin bir rol oynadığı; dolayısıyla muhalefet siyasetinin siyaset dışı yollardan gelen telkinlerle ilerlediği izlenimini veriyor bizlere. Ortak aday belirlenecekse bile, İhsanoğlu’na gelinceye kadar bürokrasi ve siyasette nice isimlerin çıkabileceği aşikar.
Peki İhsanoğlu niçin olmaz? Her şeyden önce yerli değil; yani Türkiye’ye yabancı. Otuzlu yaşlarına doğru Türkiye ile tanışmış; Türkiye’de sokağa dair hiçbir şey bilmeyen bir adayı hangi akıl Cumhurbaşkanı adayı olarak öneriyor bilmiyorum. İbn Haldun üstadımız, o çok kıymetli eseri Mukaddime’de bir kavmin liderinin oradan olması gerektiğini; sonradan o memlekete gelenlerin liderlik şansı olmadığını belirtir. Yani İhsanoğlu’nun adaylığı her şeyden önce böyle basit bir sosyolojik kaideye aykırı.
İhsanoğlu’nun sürekli siyasi olmayan entelektüel boyutu ve İslamcılığa dair bakıyesi öne çıkarılarak takdim ediliyor. Bu durum, aslında Türkiye siyasetinde nelerin prim yaptığını belirtmesi açısından önemlidir. Ancak İhsanoğlu’nun bu bağlamda çok hijyenik bir aday olduğunu söylemeliyiz. Peki hijyenik ne demek? Yani Türkiye’nin siyaset ve sokak anlamında sorunlarıyla birebir temas etmemiş; Türkiye’yi tanımayan, ancak kitabi ve külli bilgilerle Türkiye’yi yönetmeye talip bir aday. Hatta İhsanoğlu’nun entelektüel kişiliği bile olabildiğince hijyenik. Onu, İslam İşbirliği Teşkilatı yöneticiliğinden başka entelektüeller bile bir strateji ve fikriyle tanımazlar. Tüm bunlar açıkçası İhsanoğlu’nun bu yarışı kazanmasını zorlaştıran temel faktörler.
Cumhurbaşkanlığı yarışının sonuçlanmasına az bir zaman kaldı. Peki bundan sonra durum ne olur? Ben Cumhurbaşkanlığı yarışında da yerel seçim öncesi yaşanan gerginliklerin kısmen yaşanacağını tahmin ediyorum. Ancak yaz sıcaklığının bu dozu düşüreceği kanaatindeyim. Araştırma şirketlerinin tahminlerine göre, Tayyip Erdoğan, istisnasız bir biçimde birinci turda Cumhurbaşkanı olarak seçilecek görünüyor. Doğrusu Erdoğan’ı birinci turda şanslı kılan temel faktör de bizzat İhsanoğlu’nun kendisi. Ben İhsanoğlu’nun beklendiği düzeyde oy alacağı kanaatinde değilim.
Fakat esas soru(n); Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra Türkiye’de ne olacak? Erdoğan’ın yetkileri ne olursa olsun sınırlı bir makamdan siyaseti uzun süreli dizayn etmesi mümkün değildir. Onun için kendi başbakanlığı zamanında siyasetin dinamiklerinin işleyişine sıkı bir markajı doğru olmaz. Fakat bundan daha önemlisi, en geç gelecek sene seçimlerden itibaren Türkiye’de yeni bir Anayasa’nın yapılması ve derhal yürürlüğe konulması hayati bir önem taşımaktadır. Bu, şu anda AK Parti faktörüne bağlı olarak devam eden dengelerin ve işleyişin kurumsallaştırılması anlamına gelecektir. AK Parti’nin en önemli şansı geçmişten bu yana siyaset dışı müdahalelere karşı bir direncin odağı olmasıdır. Ancak, Anayasa bu ülkede yaşayan herkesin özgürlük ve güveninin teminatı olarak devreye girerse, o zaman alınan yolun bir anlamı olacaktır.
03.07.2014 Milat Gazetesi
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.