09 Kasım 2025
  • İstanbul20°C
  • Ankara12°C
  • İzmir19°C
  • Konya15°C
  • Sakarya19°C
  • Şanlıurfa24°C
  • Trabzon18°C
  • Gaziantep20°C

NAMIK AÇIKGÖZ'DEN: BİR DÖNEM ROMANI OLARAK SAFAHAT

2011 yılı “Mehmet Akif Yılı” olarak kabul edildi diye, “Akif’le ilgili sadece bu yıl yazı yazılacak” diye bir kanun yok. Bu yıl bitse de Akif konusu devamlı işlenecektir.

Namık Açıkgöz'den: Bir dönem romanı olarak Safahat

*

Metinbilim Enstitüsü Derneği’nin, Muğla’da gerçekleştirdiği “Millet Şâiri Mehmet Akif Sempozyumu” vesilesiyle, Safahat’ı bir bütün olarak okuduğumda, Safahat’ı bir dönem romanı olarak ele almanın mümkün olduğunu gördüm. Bu tespit, alışılmış roman tarifi dışında olduğu için, ilk bakışta buna şaşılacaktır. Fakat şunu unutmayalım, “roman” türünün tarifi, modernite tarafından standartlaştırılmıştır ve bizler de sorgusuz sualsiz bu standart bilgiyi kabul ederek konuşup yazıyoruz. Akif, dayatılan roman türü dışında bir roman yazmıştır Safahat’ta. Manzum olması, Shakespeare’in tiyatro metinlerindeki tercihine benzer. 

Akif, döneminin pek çok olayını, kesitçi/parçacı bir anlayışla muhtelif şiirinde işlemiştir. Bunların birbirinden kopuk şiirler olması, bir dönemi yansıtmalarına engel olmaz. Akif, kendi döneminin muhtelif kesitlerini, zihniyetler, şahıslar, mekânlar çerçevesinde dile getirmiştir. Birbiriyle ilgisiz gibi görünen kesitler, 1900-1933 yıları arasına yerleştirildiğinde, Akif’in, o dönemi temsil eden olayları şiirleştirdiği görülmektedir. Köse İmam’da, Hasta’da, El-Uksurda’da, Berlin Hatıraları’nda, Mahalle Kahvesi’nde, Seyfi Baba’da, Asım’da, Süleymaniye ve Fatih Kürsüsünde’de Akif, zaten bir hikâye anlatmaktadır. 

Hz. Muhammed’in doğumunun anlatıldığı Bir Gece, Hicran, Secde gibi şiirler, o dönem aydınının telakkilerini yansıtması bakımından, âdetâ tasvirci bir “durum hikâyesi” gibidir. 

Akif, şiirlerinin çoğunda, devrinin tiplerini de ele alır. Zaten vak’a zeminli hikâye olan şiirlerin dışında, mesela Fatih Kürsüsü’nde kısmında, umursamaz, hayata küsmüş, züppe ve sefahate düşkün olmak üzere 4 tipi tasvir eder. Bu tasvir ve tespitler, dönemin insan tiplerini yansıtması bakımından, roman özelliği gösterir.

Safahat’ın bir roman olarak okunabileceğini söylemek, Akif’in şâirliğine halel getirmez. O, romanını şiir tekniği ve diliyle yazan bir şairdir. Bize tuhaf gelen burasıdır ama Akif’in edebiyatta yaptığı, şeklî yeniliklerin farkında olunmazsa, bu tuhaf karşılama devam edip gidecektir. Şâyet modernitenin belirlediği tarifler dışına çıkılırsa, Safahat’ı bir dönem romanı olarak okumak mümkün hale gelecektir.

Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi Safahat’a, üç şiir dışına çıkılarak bakıldığında, Akif karşımıza, yepyeni bir âlem olarak çıkmaktadır. Türk aydınının yapması gereken iş, Akif’in üstüne örtülen perdeleri kaldırarak, gerçek Akif’e ulaşmanın yolunu açmak ve onu günümüz insanı ile buluşturmaktır.

31.12.2011 Yeni Akit

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.