- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
05 Kasım 2025- İstanbul15°C▼
- Ankara18°C
- İzmir19°C
- Konya16°C
- Sakarya18°C
- Şanlıurfa23°C
- Trabzon16°C
- Gaziantep21°C
NAMIK AÇIKGÖZ'DEN: ÇÖZÜM SÜRECİYLE TÜRKİYE'Yİ REHİN ALMAYA KALKMAK
Çözüm sürecinde kaydedilen gelişmeler, bu milletin âlî-cenaplığının bir göstergesidir; zafiyetinin değil. Bunu zaaf şeklinde anlamak, zaman terazisinin diğer kefesini görmeyecek kadar bir körlüğün neticesidir.

“Türkiye hiç bir adım atmamış”mış... “Falanca tarihe kadar şunlar yapılmalı”ymış... “Bunlar yapılmazsa, şöyle olur’muş, böyle olur”muş...
PKK, BDP ve Mahir Çayancı HDP, çözüm süreci ile Türkiye’yi rehin mi aldığını zannediyor?...
Çözüm sürecinde en fazla mutlu olanlar, Kürt halkıdır. Çünkü 10 aydan beri, sokak eylemlerine zorlanmayan, kepenk kapattırılmayan, çocuğu dağa götürülmeyen, vergi adı altında parası çalınmayan Kürt halkıdır. Terörün Türk halkına etkisi, sadece şehit Mehmetçiklerdir; onun haricinde sosyal hayat son derece normal bir şekilde seyretmektedir.
Çözüm sürecinde, zaman tahdidi ve tehdidiyle Türkiye’yi rehin almaya kalkanlar, aslında Kürtlerin mutluluğunu, silah gölgesinde ipoteğe verenlerdir ve silahların tekrar konuşmaya başlamasıyla, en büyük tepkiyi, ipotek altına aldırdıkları barış ortamından göreceklerdir.
Beyefendiler, hanımefendiler “egemen dil”den şikâyetçiymişler. Bu millet, partizan cumhuriyet dönemi hariç, tarihin bütün devirlerinde egemen dil kullanmıştır ve bu egemen dilin temeli hak, hukuk ve adalettir. Daha doğrusu, hak, hukuk ve adalet bilinci, bu milleti egemen dil kullanmaya sevk etmiştir. Bugün Kürtlerin yaşadığı coğrafyada güvenlikli bir hayat varsa, tarihî bilincin yok edilemeyen tortularının sayesindedir. Partizan cumhuriyetçilere kalsaydı, Kürtlerin köküne çoktaaan kibrit suyu dökülmüştü. Bu açıdan bakıldığında, partizan cumhuriyetçilerin yaptıklarıyla PKK ve türevlerinin yaptıkları aynıdır: Türk’üyle, Kürd’üyle bu halkın müsamahasını zorlamak. Bu iktidar, bu halkın müsamahasının yönetime yansımış şeklidir. Sakın ola ki, zaman tahdidi ve tehdidiyle sınanmaya kalkılmaya!... Hele hele, çözüm sürecini, Türkiye’yi rehin almak şeklinde kullanmaya yeltenilmeye!... PKK ve türevlerinin beslendiği, devrimci sol gelenekten kalma “kısa zamanda çözüm” psikolojisinin âkıbetini yakın tarih yazıyor.
Kan kusacağız ama “Kızılcık şerbeti içtik” diyeceğiz. Sabredeceğiz... Allah sabredenlerle beraberdir.
28.10.2013 Habervaktim.com- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.